12 Nisan 2012 Perşembe

Özledik be “irtica”yı!-Yavuz Bahadıroğlu

Merhaba sevgili dostlarım...

Neydi o günler yahu! Köşe yazarları “irtica” yer, “irtica” içer, Balyozcular, Kafesçiler, Ergenekoncular, goygoycularla ağız birliği içinde “irtica” serenadı yaparlardı!

Deniz Baykal, bazen demokrat takılır, “inançlara saygılı Anadolu solu”ndan söz eder, bazen de “irtica” yaygaracılarına koro şefliği yapardı!

Bir süredir ortam sessiz: “İrtica”dan haber alınamıyor. Sırra kadem basmış gibi! Neden geldi, nereye gitti belli değil!

Arada bir nostalji takılan köşe yazarları da olmasa, hepten unutup gideceğiz. 

Oysa ne günleri var dı?..

Hangi taşı kaldırsak altından “irtica” çıkardı!

Uzun zamandır ne bir gören var, ne de bir haber alan. Eni-konu özledik! Onca yılın “irtica”sı, sessiz sedasız çekip gitmiş.

Ah sen bu hallere düşecek miydin?..

Oysa senin uğruna ne nutuklar atıldı, ne avlara çıkıldı, ne darbeler yapıldı, ne çamlar devrildi, ne ocaklar söndü, ne partiler kapatıldı! 

Kâzım Karabekir Paşa ile arkadaşları (Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez ve Adnan Adıvar) tarafından 17 Kasım 1924’de kurulan “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” 03 Haziran 1925’de kapatıldı.

Kapatılma gerekçesi “irtica” idi.

İstiklal Savaşı’ndan yedi-sekiz sene sonra, Atatürk’ün talimatıyla Fethi Okyar’a kurdurulan “Serbest Cumhuriyet Fırkası”nın başına da aynı çorap örülecek, 12 Ağustos 1930’da kurulan parti 17 Kasım 1930’da yine “irtica” gerekçesiyle kapatılacaktır. 

Oysa bu parti halktan büyük bir ilgi görmüş, Genel Başkanı Fethi Bey’in İzmir mitingi insan mahşerine dönmüştü.

“Bizi kurtar Fethi Bey!..” çığlıkları, İzmir’i saatlerce çınlatmıştı.

Yedi-sekiz sene önce “düşman”dan kurtarılan millet, bu kez neden “kurtarıcı”larından kurtulmak istiyordu?

Çok sonra (1951) Cevat Rıfat Atılhan’ın kurduğu “İslam Demokrat Partisi”nin başına da aynı çorap örülecek, onun da defteri “irtica”dan dürülecektir.

Nihayet Demokrat Parti, Adalet Partisi, Büyük Türkiye Partisi ve Necmeddin Erbakan’ın kurduğu “Milli Görüş” partileri de aynı akıbete uğrayacaktır.

Peki, ama halk tutmuş muydu bu partileri? Tutmuştu... 

Bunlara “mürteci” demek, halkın ekseriyetine “mürteci” demek değil miydi? Evet öyleydi.

Zaten nazarlarında halkın büyük ekseriyeti “mürteci”, “Bidon kafalı”, “kara cahil” ve “Göbeğini kaşıyan adam”... 

Müthiş bir öfke, derin bir kin!..

Çünkü halk, bir türlü iktidar vermiyor!

“İktidar elden gidiyor” diye bağıramayanlar, mecburen “Laiklik elden gidiyor” diye bağırıyorlar.

Yıllarca askere “müdahale” çağrıları yaptılar... “Ordu nerede” pankartları taşıdılar.

Darbelere hem çanak tuttular, hem de alkışladılar.

Şimdi “suret-i Haktan” görünüp, güya darbe karşıtı yazılar çiziktiriyorlar.

“Darbeciler yargılansın” demeye getiriyorlar.

Bence darbecilerden önce darbelere çanak tutanlarla çanak yalayıcılar yargılanmalı: Türkiye başka türlü huzura eremez.

Ama artık kekelene kekelene “irtica” ve “laiklik” de yalama oldu!..

İyice etkisizleşti...

CHP’nin halka yaklaşmayı denemesi bu yüzdendir. 

Bu da olmuyor, çünkü önce kendi geçmişiyle hesaplaşması, açlığın, yokluğun yanı sıra ezansızlığın, selamsızlığın hesabını da vermesi lâzım.

Ne olursa olsun, 31 Olayı’ndan (13 Nisan 1909) bu yana aralıksız dillendirilen “irtica”yı özledik! 

Varsın eksik olsun hayatımızda. Yaşanmış onca abuk sabukluğu bir daha yaşamak zor çünkü.

Hiç yorum yok: