12 Şubat 2012 Pazar

Türkler Ermenilere ne yaptı? - İbrahim KİRAS


Fransız Parlamentosu’nda malum kararı oylayan kişiler 1915’te neler yaşandığını biliyorlar mı?Bu kişilerin kaçı konu hakkında -lehte veya aleyhte- bir kitap olsun okumuştur acaba? Onu bırakın, bugünlerde buralarda “Fransızların girişimi düşünce özgürlüğünü kısıtlıyor ama 1915’te Ermenilere soykırım yapıldı” diye konuşanların kaçta kaçı yakın tarihimizin bu en acı dönemine ilişkin ciddi bir araştırma yapmış olabilir?

İşin gerçeği, bu konuda söz alanların büyük çoğunluğu ya siyasi pozisyon gereği bir görüşü savunuyor ya da bir takım psikolojik etkiler altında “söylemesi gerektiğini düşündüğü şeyi” söylüyor.

Gelelim hem dışarıdaki devasa Ermeni örgütlenmesinin hem de içeride onlara hak verme yanlısı kesimin iddialarına... Bu iddiaların doğru olan kısmı şu: Bu coğrafyada Birinci Dünya Savaşı sırasında on binlerce Ermeni vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan acı olaylar yaşandı. Ama yaşananları soykırım olarak tanımlamak ve Ermenilerin başına gelenlerin“devlet politikası” gereği olduğunu söylemek ancak tek taraflı bir anlatıma inanmakla mümkün.

Mesele şu: 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Ermenileri’nin Anadolu’nun belirli bir bölgesinde kendi bağımsız devletlerini kurmaya yönelik talepleri ve çabaları var. ÖnceRusya’nın sonra İngiltere’nin destek verdiği Ermeni ayrılıkçı hareketi -bugünkü PKK gibi- taleplerine silahlı terör aracılığıyla ulaşmak peşindeydi. Osmanlı eliti ise anayasal reformlar yaparak Ermeni vatandaşların devlete bağlılığını koruyabileceklerini düşünüyordu. Osmanlı sistemi içindeki pozisyonlarından şikâyetçi olmayan İstanbul’daki Ermeni seçkinleri de çoğunlukla aynı fikirdeydiler. Nitekim 1908 Meşrutiyet hareketi içinde İttihatçıların en büyük müttefikleri Ermeniler oldu. Ama kendilerine verilen kültürel ve politik haklar Ermeni örgütlerini -veya onların arkasındaki Avrupa güçlerini- tatmin etmediği için silahlı terör yeniden yükselişe geçti.Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Ermeni örgütleri Osmanlı’ya karşı savaşan İngiliz ve Rusların safında “içeriden savaş” başlatmışlardı. Elbette bu tavrı Ermeni vatandaşların tamamı tasvip ediyor değildi. Ama silahlı örgütler özellikle Anadolu kentlerinde kontrolü ele geçirmiş durumdaydılar.

Silahlı isyanlar bir bir patlak veriyordu. Zeytun’da, Van’da, Muş’ta çıkan olaylarda on binlerce Türk hayatını kaybetti. Diğer yandan Türk ordusu da iki ateş arasında kalmıştı. İşte bu ortamdahükümet Ermeni ahalinin zorla göç ettirilmesine karar verdi. Tehcir kararını beğenmeyebilirsiniz. Hükümetin başka çaresi var mıydı, yok muydu diye tartışabilirsiniz. Ama Ermenileri ortadan kaldırmak üzere böyle bir yöntem izlendiğini iddia etmek en hafifinden haksızlık olur. Çünkü devlet güçleri tehcirin doğru düzgün gerçekleştirilmesi için çaba göstermişlerdir. Bütün belgeler bunu gösteriyor. Ne yazık ki o günün şartlarında belirli bölgelerde devlet otoritesinin yeterince sağlanamamasından ve bu arada bazı devlet görevlilerinin pasif tavrından cesaret bulan saldırılara maruz kaldı göç kafileleri.

Ama bunu devletin soykırım kararı diye göstermek ancak hakikatleri örtmekle mümkün. Çünkü Van’da veya Muş’ta yakınlarını kaybetmiş kişilerin ve başıbozuk aşiret güçlerinin intikam arzularına göz yuman veya çetelerin saldırıları karşısında zaaf gösteren görevliler daha o dönemde yargı önüne çıkarıldı. Zaten göç kafilelerinin güvenliğini sağlamak için canından olan devlet görevlileri de vardı. Ayrıca süreç sonunda göçe tabi tutulan Ermeni ahalinin büyük kısmının Suriye vilayetineulaşmaları sağlandı. Demek ki devletin soykırım yapma amacı yoktu demek için bunu söylüyorum. Ermenilerin maruz kaldığı katliamı küçümsemek için değil.

Ama Van’da, Bitlis’te, Maraş’ta yaşananları tek yanlı bir bakış açısıyla anlatarak tarihimizin ortak acılarının istismar edilmesine de göz yumamayız. Dünyaya kendi ürettikleri tarih anlatısını kabul ettirmek için, “Talat Paşa telgrafı” da dâhil, sahte belge üretmekten bile geri durmayanların iyi niyetine inanan Türk aydınları var diye “sürüden ayrı kalmamak”güdüsüyle hareket edecek değiliz.

Hiç yorum yok: