24 Şubat 2012 Cuma

Ahmet Avni Paşa yaşadı mı?-Asım Yenihaber


Tabiî, bu ismi bilmenizi, bu tarihi şahsiyeti tanımanızı beklemiyorum. Çünkü onu bilmesi ve tanıması gerekenler de tanımıyor. “Tanımak istemiyorlar” da diyebilirim.
Neden tanımıyor ve tanımak istemiyorlar? İşlerine gelmiyor! Daha hafifi: Kafa konforlarını sarsmak istemiyorlar!
İnkılap tarihi ulemasının işi kolay: Açarsın Nutuk’u, verirsin dersini!
Hangi Nutuk’u? Malûm “Büyük Nutuk”un envai çeşit baskısı var. İlk baskısı eski harfli. Ondan umut yok! İnkılap tarihi uleması, Nutuk’u asli harfleriyle okuyamaz…
E o zaman ikinci baskısı, 1938′de yapılmış. Bu Latin harfli. Bunu malûm zevat okuyabilir ve fakat anlayamaz!
Gelsin sadeleştirilmiş veya arılaştırılmış baskılar! Tavşanın suyunun suyu! İşte Türkiye’de inkılap tarihiçiliğinin özeti…
Ahmet Avni Paşa Nutuk’da var mı? Ne gezer!
İnkılap tarihinin “tarih-i mukaddes”inde (hadi anlasınlar diye anladıkları dilden söyleyelim: Kutsal kitabında), yer almayan bir isim var olabilir mi?
Asla ve kat’a!
O zaman şu günlerde hatıratı yayınlanan Ahmet Avni Paşa mutlaka muhayyel bir adamdır! Bir inkılap tarihçisi böyle düşünmelidir. Düşünmediği andan itibaren, inkılap tarihçisi sıfatı düşer, tarih ilmine adımını atar.
Ne diyor Paşamız? “1919 senesi Mayıs’ının 19′unucu günü Samsun’a çıktım.”
Durup dururken mi? Kendiliğinden mi? Şahsî iradenle mi?
İfadeden başka bir şey çıkaramazsınız. Çünkü sonraki cümle “Vaziyet ve manzara-i umumiye”dir. (Bunu arılaştırmacılar “durum ve genel görünüş” olarak çeviriyorlardır her halde, nasıl bir ifade fukaralığıdır bu?)
Takip eden ikinci cümleden itibaren, Paşa hainlerden, âcizlerden, alçaklardan bahseder.
Ağır bir dille Sultan Vahidetdin’i ve Damat Ferid’i itham eder.
Peki Paşam, Samsun’a nasıl geldin? Kimler senin yolunu açtı? Kimler devletin geleceği için senin kararnameni hazırladı ve imzaladı?
Kimlerle oturdun kalktın, yedin içtin ve vedalaştın? Sonra da Samsun’a çıktığın günün ertesi günü, kimlere şifreli telgraf çekip arz-ı hürmet, arz-ı ubudiyette bulundun?
Bu soruların cevabı ne Nutuk’ta vardır, ne söylevlerde veya hatıratta.
Tamam! Mustafa Kemal Paşa İstanbul’dan ayrılmadan Sultan Vahidetdin tarafından kabul edildi ve emanet kendisine tevdi edilirken, Padişah onun vatanı kurtararak tarihe geçeceğini söyledi, bunda şüphe yok.
Tek Vahidetdin mi Paşa’yı bu duygularla uğurladı?
Yani Damat Ferit Paşa o kararnameyi hazırlayan hükmetin başı değil miydi? Paşa onunla da düşüp kalkmadı mı? Hatta evinde yemekli ağırlamadı mı? Ferit Paşa, her mevzuda kandisine ulaşılmasını, isteklerinin hemen yerine getirileceğini söylemedi mi?
Ya o Bandırma vapuru efsanesi? Hani o kırık dökük, pusulasız olduğu iddia edilen gemi Paşa ve elli kişilik maiyetini nasıl alıp yola çıktı?
Bahriye Nazırı’nın bu işte hiç rolü yok mu?
1919 Mayıs’ında Bahriye Nazırı kim? Ahmet Avni Paşa!
Ne yapalım yani “cebin”, yani alçak Osmanlı kabinesinde bakan oldu diye Avni Paşa’yı?
“Anadolu’ya geçmek ve orada teşkilatlanmak düşüncesinde olan Mustafa Kemal Paşa’ya… bu düşüncelerini gerçekleştirmek için en büyük destek Bahriye Nazırı Ahmet Avni Paşa ile Ali Fuat Paşa’nın ağabeyinin kayınpederi olan Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’den geldi…” (Bakınız: İsmail Hacıfettahoğlu; “Lazistan ve havalisi komutanı Ahmet Avni Paşa” serander.net)
Avni Paşa, dönemin Harbiye Nazırı Şakir Paşa’nın damadıdır. Mustafa Kemal Paşa’yı dahiliye nazırı Mehmet Ali Bey’le bir araya getiren Avni Paşa’dır. Padişah’la temas kurmasını da o sağlar. Mustafa Kemal Paşa ile beraberindekilerin bineceği vapuru hazırlatan bizzat Avni Paşa’dan başkası değildir…
Sen çok yaşa Mustafa Kemal Paşa! Ahmet Avni Paşa zaten bu yaptıklarıyla 150′likler listesine girmeyi hak etmişti!

Hiç yorum yok: