11 Mart 2013 Pazartesi

Peygamberimizin torununu siyasi ihtirasları için şehit etmişlerdi-Erhan Afyoncu


Bu hafta Kerbelâ faciasının 1372. yıldönümüydü.
Kerbelâ, siyasi hırs ve zulümlerin asırlarca dinmeyecek sonuçlar vereceğini gösteren acı bir örnektir.
Uzun siyasi mücadele ve komplolar sonucu halifeliği ele geçiren Emevi Halifesi Muaviye, Hazreti Hasan'ın şehadetinden sonra halifeliği saltanata dönüştürmek için harekete geçip, halktan oğlu Yezid için biat almaya başlamıştı. Peygamberimizin torunu Hazreti Hüseyin, bu durumu kabullenmedi. 
Muaviye'nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Yezid ilk iş olarak Hazreti Hüseyin'in biatini almak için harekete geçti. Hazreti Hüseyin, biat etmesine yönelik baskılar artınca, durumun kötüye gideceğini anladı ve aile fertlerini yanına alarak 680 Mayıs'ında Mekke'ye hareket etti. 

Peygamberimizin torunu ihanete uğradı
 
Mekke'ye gelen Kufeliler, Hazreti Hüseyin'i şehirlerine davet edip, Emeviler'e karşı bir birlik oluşturmayı teklif ettiler. Hazreti Hüseyin daha önce hem babasına, hem de ağabeyine karşı ihanetlerine şahit olduğu Kufeliler'in samimiyetlerini anlamak için amcasının oğlu Müslim'i Kufe'ye gönderdi. 18 bin kişi Akil oğlu Müslim'in önünde Hazreti Hüseyin'e biat etti, ancak Kufeliler daha sonra ihanet ederek Emeviler'in Müslim'i öldürmesine göz yumdular. 
Bu arada son gelişmelerden haberdar olmayan Hazreti Hüseyin bütün aile fertleriyle birlikte Kufe'ye doğru yola çıkmıştı. Hazreti Hüseyin, yolda Müslim'in başına gelenleri haber aldı. Fakat Müslim'in oğullarının babalarının intikamını almak istediklerini söylemeleri üzerine yoluna devam etti. Vali Ubeydullah'ın 1000 askerle gönderdiği Hurr, kafilenin yola devamına izin vermeyerek Hazreti Hüseyin'den, validen yeni bir emir gelinceye kadar Kufe ile Medine arasında bir yol takip etmesini istedi. Hazreti Hüseyin, bunun üzerine Kerbelâ'ya geldi. 
Bir süre sonra da valinin gönderdiği Sa'd oğlu Ömer, Kerbelâ'ya vardı. Ubeydullah, Ömer'e Hazreti Hüseyin'den Yezid adına biat almasını aksi halde suyla bağlantısını kesmesini emretti. Biat teklifini kabul etmeyen Hazreti Hüseyin ve ailesinin suyu kesildi. Durumu değerlendiren Hazreti Hüseyin ve yanındaki arkadaşları zulme boyun eğmemek için Allah yolunda ölme kararı aldılar. 

Böyle zulüm görülmedi
 
10 Muharrem 61'de (10 Ekim 680) iki ordu karşı karşıya geldi. Hazreti Hüseyin'in kuvvetleri 72 kişiydi. Karşısında ise, önce Hazreti Hüseyin adına Müslim'e biat edip daha sonra sözlerinden dönen 5 bin kişilik Kufe ordusu duruyordu. 
Ordusunun isyanından çekinen Sa'd oğlu Ömer bizzat ilk oku atınca savaş başladı. Savaş meydanında Hazreti Hüseyin tarafından çok kişi ölmüş, geriye Ehl-i Beyt'ten başka kimse kalmamıştı. Hazreti Hüseyin 19 yaşındaki büyük oğlu Ali Ekber, feryatlar arasında çadırdan çıkıp, babasından izin alarak savaş meydanına daldı. Kufeliler, Ali Ekber'in saldırarak, şehit ettiler. Bu sırada neler olduğunu anlamak için çadırdan çıkan Hazreti Hüseyin'in küçük yaştaki oğlu Ca'fer de şehit düştü. Bir ok Hazreti Hüseyin henüz altı aylık olan Ali Asgar diye anılan oğlu Abdullah'ın boğazına saplandı. 
Kufeliler, ihanetlerinden utanmadan menfaat için Hazreti Peygamber'in soyunun başlarını kesmek için adeta birbirleriyle yarışmışlardı. Hazreti Hüseyin kahramanca savaşıyor ve karşısına çıkanı yere seriyordu. Hiç kimse onunla teke tek mücadele etme cesaretine sahip değildi. Kufeliler, hep birlikte Hazreti Hüseyin'in üzerine saldırdılar. Hazreti Hüseyin, aldığı ok ve mızrak darbeleriyle atından yere düştü. Enes oğlu Sinan bir kılıç darbesiyle Hazreti Hüseyin'i ağır bir şekilde yaraladı. Şemir ileriye atılarak Hazreti Hüseyin'in başını bedeninden ayırdı. Hazreti Hüseyin'in başı kesildikten sonra yerde yatan bedeni atların ayakları altında ezildi. Çarpışmadan erkek olarak ancak hasta olan ve öldürülmekten son anda Komutan Ömer'in emriyle kurtulabilen Ali Zeynelabidin sağ çıkabilmişti. 
Hazreti Hüseyin'in ve Ehl-i Beyt'in kesik başları Şam'a Yezid'e gönderildi. Ancak bu acı olay hiç unutulmadı. 

Mezarları tarumar edildi 

Hz. Hüseyin'in şehit edilmesinden sonra Peygamberimizin torununun intikamını almak için ayaklanmalar çıktı. Daha sonraki yıllarda da Emeviler'e hemen her dönemde lanet edildi. Emevi halifelerinin mezarları tarumar edildi. 

Matem günü 

Hazreti Hüseyin'in anısına, o günden bu güne pek çok kesim tarafından Muharrem'in onuncu günü olan Aşura, matem günü olarak kabul edildi. Kerbelâ'daki Müslümanlar'ın çektiği susuzluk da unutulmadı. Rahmetli babaannem bizden suyu "Hazreti Hüseyin Efendimiz için" diyerek isterdi. 

Hz. Hasan'ı zehirlediler 

Hazreti Ali Kufe'de camiye girmek üzereyken bir saldırıya uğrayarak yaralanmış ve kısa bir süre sonra 28 Ocak 661'de şehit olmuştu. Kufeliler, bu olaydan sonra Hazreti Ali'nin büyük oğlu Hazreti Hasan'a halife olarak biat ettiler. Hazreti Hasan ve kardeşi Hazreti Hüseyin, Peygamberimizin gözbebekleriydi ve bizzat Hazreti Muhammed tarafından yetiştirilmişlerdi.
 
Hazreti Hasan, İslam toplumundaki kargaşanın baş sorumlusu olan Muaviye'nin üzerine yürüdü. Ancak Kufeliler'in ihaneti üzerine bir antlaşma yaparak halifeliği Muaviye'ye bırakmak zorunda kaldı. Muaviye antlaşmanın şartlarını bir süre yerine getirdiyse de, daha sonra sözünü tutmadı. Camilerde yine Hazreti Ali'ye hakaret edilmeye başlandı. Bu durum da Hazreti Ali taraftarlarının tepkisine sebep oldu. Muaviye, durumu kontrolüne almak için Hazreti Hasan'ı zehirletti. 

Yezid mezarında bile rahat edemedi 

Kerbelâ dramının baş sorumlusu olan Yezid, çölde büyümüş, eğlence ve sefahat içerisinde yaşamıştı. Muaviye ölmeden önce oğlu için halkın büyük kısmının biatini almıştı. Bu yüzden Yezid babasını ölümünün ardından Şam'da kendini halife ilân etti. Yezid, otoritesini tesis için ilk iş olarak Hazreti Hüseyin ve ailesini Kerbelâ'da şehit etti. Daha sonra da isyanları bastırmak için Medine ve Mekke'yi yakıp yıktı. Bu çatışmalar sırasında Kâbe de harap oldu. Kâbe'nin yıkılması bile savaşı durdurmaya yetmedi. Babasından devraldığı iktidarını üç yıl sürdüren Yezid 39 yaşında öldü. Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'i şehit ettiren Yezid tarihte en fazla lanetle anılan kişi oldu. İster Sünni olsun ister Şii, Müslümanlar onun ismine lanet ettiler. 

Yezid mezarında rahat edemedi. Mezarı defalarca tahrip edildi. 1400'lü yılların başında Ortadoğu seferine çıkan Timur, Yezid'in mezarına yakın oldukları için Şamlılar'ı kılıçtan geçirdi ve Yezid'in kemiklerini mezarından çıkarıp yaktırarak, mezarı askerlerinin pislikleriyle doldurttu. 

Hiç yorum yok: