Açık bir şekilde ifade edilirse, eğitimde öğretmenin etkisi kastedilen ölçüde yoktur.
-”Neden?”
Okula başlayan çocuk, öğrenmeye, bilgi edinmeye gelir, eğitilmeye değil.
Çocuk, okula başladığı gün ailesinin yanında; kişisel davranış usullerini, oturmasını, kalkmasını, konuşmasını, diğer insanlarla ve çevresi ile olabilecek ilişkilerin kapsamını, kişisel temizliği dahil tüm davranışlarını ve uygulamalarını doğru ve yeterli şekilde öğrenmiş olmalıdır.
Neticede okula başlayan bir çocuğun eğitilebilir özelliği önemli ölçüde azalmıştır.
Bu nedenle öğretmenin öğretim görevi ile anne-babanın eğitim görevi karıştırılmamalıdır.
Kaliteli mobilya bilinmektedir ki, işlenebilir ve sağlam özelliği olan ağaçlardan, örneğin, Ceviz ağacından yapılmaktadır. Kavak ve benzeri ağaçlardan değil.
Dünyanın en iyi mobilya yapan ustasının dahi, mobilya yapımına uygun olmayan kavak ağacından size iyi bir mobilya yapabilme imkanı bulunmamaktadır.
Kavak ağacının kerestesi bilindiği gibi güneşe ve neme çok fazla dayanıklı değildir. Bundan mobilya yapılması durumunda, yapılanlar kısa bir zaman içerisinde ağacın karakterinden dolayı şekil değiştirecek, bozulacaktır.
Bu örneği, iyi eğitilmemiş veya yanlış eğitilmiş insanlara uyarlayabiliriz.
Öğrenimi için kişinin bilgiyi özümsemesine alt yapısı uygun olmalıdır.
Eğitimde başarısızlığın temelinde, biz anne ve babaların, çocuk eğitimi için kendimizi yeteri kadar donanımlı, bilgili hale getirmememiz yatmaktadır. Ve bir başarısızlık sonrasında da işin kolayına kaçarak, çocuğumuzun başarısızlığının sorumluluğunu, okuluna, öğretmenine atarak başlıyoruz avazımız çıktığı kadar bağırmaya;
-”Hiç sormayınız, bizim çocuk şanssız! Öğretmeni iyi çıkmadı, o yüzden başaramadı, ”
-Tabii ya… Ne demezsin!iz Öğretmen Karpuz misalidir! Seçmesini iyi bilmek lazım, seçmesini bilmezsen maazallah, Kabak çıkar! Kabak!
-Biz, evimizde çocuğumuzu doğumu ile birlikte onu yaşama hazırlamayalım, evde kavgayı, huzursuzluğu eksik etmeyelim, çocuğa huzurlu bir ortam sağlamayalım, yıllarca televizyonun başında oturarak üstelik tüm davranışlarımızla çocuklarımıza kötü örnek olalım, sonrada başlayalım sızlanmaya;
-”Memlekette öğretmen de kalmamış, kalanları da, çocuğu okuldan soğutuyor!”
-İşin en kolayı nedir? Suçu, sorumluluğu başkasında aramak!
Okulda, bizim eğitilmemiş çocuğumuza ne yapacak, elleri öpülesi öğretmenlerimiz?
Çocuğun bilmediklerini mi ona öğretecek, yoksa eğitilme yaşı geçtikten sonra onu mu eğitecek?
Yaşama hazırlanmayan bir (çocuk) öğrenci, öğretmeninin verdiği bilgileri, hangi mantık kurgusu içerisinde değerlendirecek, ve yaşamında kullanacağı temel bilgileri nereden alacaktır?
Okulunda mı, evinde mi?
” Elbette, evinde, ailesinde.”
“Okulda” Deniliyorsa,
O zaman şu soruya açık olarak cevap verilebilmelidir;
Neden bir sınıfta başarılı olanların yüzdesi, beş veya on seviyesinde kalmaktadır?
Madem eğitimde, okul ve öğretmen birinci dereceden etken ailenin, ebeveynlerinin çocuğa verdiklerinin çokta önemi yok!
Düşük eğitim ve öğrenim kalitesi nasıl izah edilecektir?
Başarısızlıkta temel etken;
-”Ebeveynlerdir,”
-”Dersine çalışmayan öğrencilerdir.”
-”Hiç değil! Onlara okulu, bilgiyi sevdirmeyen öğretmenleridir..”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder