Türkiye’de bundan sonra olacak olan her şeyin bundan önceki gibi olacağını zanneden yalnızca militarist-bürokratik oligarşi değil. Bütün bu toz duman arasında bir iki hafta önce gazetelerin ekonomi sayfasına sıkışan bir haber vardı. Türkiye’de TEKEL’i satın alan küresel tütün tekeli BAT’ın temsilcisi, sigara vergilerinin artması dolayısıyla sigara fiyatlarının yükselmesinin kaçakçılığı teşvik edeceğini söylüyordu. Hatta temsilci daha da ileri giderek hükümete kaçakçılıkla mücadele konusunda işbirliği öneriyordu. BAT gibi yapıları bilenler bu haberi sanıyorum gözlerine inanamayıp birkaç defa okumuştur. Nitekim bu haberden hemen sonra Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın bir toplantısı için ülkemizde bulunan tütün kontrolü uzmanı Sylviane Rate, “BAT, Türk hükümetine gidip, yasadışı ticaret ile mücadele yardımı önerecek ve bunu kamuoyuna açıklayacak cesareti nereden buluyor; bu benim için gerçekten şok edici” diyordu. Çünkü hem Dünya Sağlık Örgütü hem de bütün dünya basını biliyor ki; aralarında BAT’ın da bulunduğu tütün tekelleri dünyanın çeşitli yerlerinde parlamento soruşturması altında. Peki, bu soruşturma ve davaların konusu ne biliyor musunuz? Sıkı durun; bu davalarda tütün şirketleri, “küresel ölçekte süre giden şekilde sigara kaçakçılığı yapmaları, narkotik kaçakçılığından elde edilen gelirleri aklamaları, hükümetlerin tütün şirketlerini izlemelerini, fiyat belirlemelerini bloke etmeleri, kamu çalışanlarına rüşvet vermeleri” konularında suçlanıyor. Bugün yalnız İngiltere’de mahkemeler tarafından el konulan BAT belgeleri arasında kaçakçılık konusunda yaklaşık 200 iç yazışma bulunmaktadır. Bu yazışmalar BAT’ın Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki kaçakçılık ilişkisini ortaya koymaktadır. Şu sıralar BAT, kaçakçılık ilişkisi nedeniyle İngiliz Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nın soruşturması altındadır. Yine Hong Kong Yüksek Mahkemesi, eski bir BAT yöneticisini Çin’e kaçak sigara sokma operasyonundaki rolü nedeniyle suçlu bulmuştur. Bir başka örnek: RJ Reynolds’un bir iştiraki, Kanada’da ihraç edilen sigaraları tekrar yasadışı yollardan ülkeye geri sokan kaçakçılara yardım ettikleri suçlamasını kabul etmiştir.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Kaçakçılık tütün tekelleri için vazgeçilmez bir silahtır. Çünkü vergiler yükselince, kaçak yollardan ürünlerini satarak pazar paylarını korumakla kalmayıp, hükümetleri de kaçakçılık artar, vergi kaybına uğrarsınız, bizimle uğraşmayın diye tehdit etmektedirler.
ABD’de görülen davalarda mahkemelerin el koyduğu, daha önce gizli nitelikte olan BAT belgelerinin incelenmesi, kaçakçılığın küresel, bölgesel, ulusal ve yerel düzeylerde stratejik öneme sahip olduğunu göstermektedir. Asya’da dikkat çekici olan husus, kaçakçılığın, BAT’ın daha önce kapalı olan pazarlara girmesine olanak tanımış olması, bu pazarların açılması için baskı oluşturması ve son derece kârlı olmasıdır.
Tütün tekelleri, ABD’de Clinton döneminde, hükümete, “bize kanser nedeniyle yönelen davaları ve bu davalar sonucunda verilen milyarlarca dolarlık cezaları engelleyin” diye başvurmuşlar. Başvuruları kabul edilmiş, ama iki önemli şartla; birincisi 375 milyar dolar tazminat ödemişler, ikinci ama daha önemli şart da, “kozmik” arşivlerinin kamuoyuna açılmasıymış. Şimdi internetten bu arşivlere girince bu tekellerin insanlığa yaptığı tüm ayıplara ve suçlara ulaşıyorsunuz. Örneğin, Türkiye’de yağmacı hükümetlere verdikleri rüşvet belgelerine ya da TEKEL’in yağmalanmasına giden yolda, kimleri, nasıl satın aldıklarına kadar olan tüm belgeler burada. Savcılar buralara baksınlar, zaman aşımı olmadıysa, çok malzeme var.
Bugün Türkiye’de sigara yasağı ve vergi artışları sonucunda sigara satışları yüzde 15 düşmüştür. Aynı durum Doğu Avrupa’da da söz konusudur. Sigara tekelleri bunun üzerine hükümetleri kaçakçılıkla tehdit edip fabrika kapatıyorlar. BAT, İzmir tesislerini kapatırken, Philip Morris, Romanya’da yürürlüğe giren maktu vergideki yüksek artışın sigara kaçakçılığını getirdiğini iddia ederek Romanya üretimini durdurmuştur. Demek ki sigara tekelleri benzer bir stratejiyi dünyada yürürlüğe koydu.
Sigara endüstrisi artık, kriminal bir sektör olarak, demokrasinin olmadığı, piyasa mekanizmasının, tekellerin ve yağmacı devletin elinde olduğu azgelişmiş ülkelerde kendine yer bulmaya çalışıyor. Türkiye burada da bir sınav veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder