Yemen'deki isyanı nasıl bitirmiştik?
Yemen'deki 'Zeydi (Şii) İsyanı' 1870'lerin başından 1911'e kadar Osmanlı'yı kırk yıl kadar meşgul etmişti. Aslında sorun adaletsiz uygulamalar yüzünden içinden çıkılamaz hale getirilmişti. Yemenliler hep 'ıslahat' sözü almışlar, lakin 'Pek yakında Yemen meselesi halledilecektir' denilerek avutulmuşlar idi. Yemen'in son Osmanlı valisi Mahmud Nedim Bey'e göre ise fethettiğimiz günden terkettiğimiz zamana kadar Yemen'i ne bildik, ne anladık, ne öğrendik, ne de idare edebildik. İtiraf edilmesi gereken acı hakikat buydu.
II. Meşrutiyet Yemen'de ıslahat beklentisini yükseltmişti. İttihatçılar da işi ağırdan aldılar. Yemen mebuslarının hazırladıkları tasarılar da, komisyonlar da akim bırakıldı. İsyanın lideri İmam Yahya, Yemen mebusu M. Nedim Bey'e, 'Ne diye bu kadar gürültü, patırtı ile devir değişti diye ilan ettiniz, eski devrin ne günahı, kusuru vardı madem işler gene o yolda gidecekti?' diyecekti. Meşrutiyetle birlikte İmam Yahya'da ve halkta yeni idare içinde kan dökme devrinin sona ereceği ümitlerinin parlayıp yayıldığını belirten İsmet İnönü ise şöyle diyordu:
'Ne yazık ki, kısa bir zaman içinde ümitler kaybolmuş, yeni gönderilen askeri ve mülki amirlerin eski idarenin suistimallerinden temiz olarak, fakat tecrübeleri daha kıt bir durumda, sert tutumları 1910 ayaklanmasını meydana getirmişti'.
1910'da isyan yeniden başladığında Genelkurmay Başkanı Ahmet İzzet Paşa askeri harekatın komutasını üstlendi. Paşa'nın kurmay heyetinde İsmet İnönü de vardı. Harekat başarılıydı ama kalıcı sulh için İmam Yahya ile müzakere şarttı. İzzet Paşa bu görüşünü hükümete iletti. İttihatçıların kafası karışıktı, kimisi 'Yakıp yıkalım, asıp keselim, İmam Yahya'yı yok edelim', kimisi 'harekat başarılı iken müzakereye ne gerek var' diyordu.
Nedim Bey'e göre Yemenliler 'muhtariyet' değil 'adalet' bekliyorlardı. Adalet sağlanırsa sorun da kolayca çözülürdü. Yüzbaşı İsmet (İnönü) askeri harekatın başarısına rağmen sükunetin devamından kuşkuluydu. Devletle halk arasındaki düşmanlığın artabileceği ihtimalinden endişe duyuyordu. Müzakere zaruri idi. İtalyanlarla anlaşan Şeyh İdris de 'Asir' bölgesinde isyan etmişti. Durum vehamet arzediyordu. Sonunda devlet müzakere kararı aldı.
Ahmet İzzet Paşa ile İmam Yahya arasındaki müzakereler olumlu sonuçlandı. Osmanlı heyeti sorunun bu kadar kolay çözüleceğini beklemiyordu. İmam Yahya'nın nüfuzu altındaki dağlık bölgede muhtariyet bile sayılamayacak bir özyönetim üzerinde mutabakat sağlandı. Ayrıca İmam Yahya'nın silahlı güçleri ile Osmanlı askeri Şeyh İdris'e karşı birlikte muharebe edecekti. İsyan binlerce askerin ve Yemenli'nin canına mal olmuştu. Anlaşma ile hem isyan sona erdi, hem Batılı devletlerin fesat kazanları kaynattığı Arap yarımadasında Osmanlı sadık bir müttefik kazandı. Öte yandan mahalli özyönetim, merkezi yönetimin yükünü de hafifletti.
İmam Yahya 'Birinci Dünya Savaşı'nda ve 'Milli Mücadele' döneminde sadakatını kanıtladı. İngilizlere karşı Osmanlı ve Zeydiler birlikte kahramanca çarpıştı. 'Lozan Antlaşması' sonucunda İmam Yahya ile yollar mecburen ayrıldı. 1911'den 1923'e kadar Yemen Valiliği yapan Mahmut Nedim Bey'in şu sözleri bir hakikati teslim etmektir:
'İmam Yahya kayıtsız şartsız, harbin başından sonuna kadar var kuvveti ile, müşterek düşmana karşı bizimle -hatta vaktiyle aldığı halde şimdi para ve erzak vererek- aynı safta kalmıştır.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder