24 Haziran 2013 Pazartesi

Milli bir hüzün; Şakir Zümre-Güntay Şimşek

Bugün her şeyin sonuna milli kelimesini eklemeyi marifet sayarak savunma sanayiinde bir yere geldiğini iddia eden Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve kontrolündeki Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın (TSKGV) şirketleri Aselsan, TAI, Havelsan, Roketsan, İşbir ve Aspilsan ülkemizin menfaat hanesinde nereye düşüyor?

Cumhuriyetle yaşıt savunma sanayiindeki Şakir Zümre'nin sıfırdan var ettiği kurum neden günümüze kadar yaşayamadı? Niçin yok? Bugün "milli"diye geçinen kurumlardan çok daha milli olan, vatanseverliği tartışılmayan bu önemli şahsiyetlerin kurumlarının dinamitlenmesindeki mantığın iyi anlaşılması için "milliliği" iyi satanlara dikkat edilmesi gerekir.


Kendilerinin hükmedemedikleri hiçbir şeyi "milli" saymayan, üç kuruşluk menfaatleri için yurtdışına bağımlılığı esas alanlarla bu ülkenin ne savunma sanayii gelişir, ne yerli insan kaynağı ve ne de cıva gibi beyinlerine imkân tanınır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın durumu ortada. Milli Gemi "Milgem", Milli Uçak yakında çıkacak "Milçak"olacak, Milli Uydu kısa süre sonra fırlatılacak ve "Milliuyu" olarak lanse edilecek. Hasılı savunmada bürokratlar, boyut değiştirip uyutma stratejisi uyguluyorlar. Lütfen dikkat!..

Mesela vakıf şirketlerinin en büyüğü olan Aselsan bileğinin hakkıyla kaç ihale kazanmıştır? Türkiye'deki işlerin hepsini ya doğrudan teminle ya da tek kaynak gibi sistemlerle almıştır. Hatta başkalarına da aldığı işlerden pay vererek, astarı yüzünden pahalıya gelen maliyetlerle de güya özel sektörü desteklemiştir.

Şimdi gelelim, "milli"kelimesiyle ne kadar zaman kaybedip içerideki yabaniler yüzünden yabancılarla niçin düşüp kalktığımızın gerçeğinin tarih okumasına...

Türkiye'nin ilk silah fabrikatörü, savunma sanayiinin öncü ismi ve bu alandaki ilk Türk girişimcisi Şakir Zümre, fabrikasını İstanbul Haliç'te 1925 kurar. 1966'da hayata gözlerini yumduktan kısa bir süre sonra 70'li yıllarda fabrikası da hiçbir kimseye borçlu kalmadan tasfiye olur. Çünkü "milli"görüntülü hastalık çoktan başlamıştır.

Uzun yıllar Türk ordusunun ihtiyacı olan silah ve cephaneleri üreten Zümre Zade A. Şakir Türk Sanayi Harbiye ve Madeniye Fabrikası kısa adıyla Şakir Zümre Fabrikası, tayyare bombaları, bomba askılar gibi çağın şartlarına uygun ürünler de geliştirmiştir. İlk bombardıman uçaklarımızda kullanılan bombalar, Amerikan değil, Şakir Zümre yapımıdır. 100, 300, 500 ve 1000 kg'lık uçaklarda kullanılan bombalarla birlikte Türk Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyacı olan çeşitli ebatlardaki su bombalarını da geliştirip imal etmiştir. Kara Kuvvetleri'ne de cephane, el bombası, işaret ve aydınlatma fişekleri, kara mayınları gibi geniş ürün yelpazesini özel sektör Türk girişimcisi olarak Türk mühendis ve teknisyenleriyle hayata geçirmiştir. Yani bugün yapıldığı gibi adına "milli"diyerek, irtibatta olunan yabancı şirket mühendislerinin yardımıyla iş kotarmamıştır. İşi, devletin parasını bolca harcayıp yabancılara havale ederek, "biz yaptık" dememiştir.

Şakir Zümre dikkat buyurun, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Bulgaristan, Yunanistan, Polonya, Mısır, Ürdün ve Suriye gibi ülkelere savunma sanayii ürünlerini ihraç etmiştir. 1937'deki 1.5 milyon liralık Yunanistan ihracatı da ülkede geniş yankı uyandırmıştır. Ve II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye, Amerika ile yakınlaşarak, millileşmeye başladıktan sonra Şakir Zümre'nin fabrikası gözden düşmeye başlamış ve sonra kapanmıştır.

Ve bu önemli müteşebbis Şakir Zümre aynı zamanda Atatürk'ün de arkadaşıdır ve onun onayıyla fabrikayı kurmuştur. Dahası Mareşal Fevzi Çakmak'ın da akrabasıdır. Ama maalesef fabrikasına bir türlü yabancı uzantılı "milli" vasfı kazandıramadığı için çok değerli Silahlı Kuvvetlerimiz, çok zeki, akıllı siyasilerimiz tarafından ismi hafızalardan silinircesine devre dışı bırakılmıştır.

Şimdilik bu kadar. Daha fazla bilgi için Atilla Oral'ın Demkar Yayınevi'nden çıkan Şakir Zümre ismiyle yayınlanan kitabına başvurun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder