14 Haziran 2013 Cuma

Karahanlıların Menşe Ve Kuruluş Faraziyeleri-Muhammet Kemaloğlu

Karahanlıların Menşe Ve Kuruluş Faraziyeleri

Muhammet Kemaloğlu

Gazi Üniversitesi, Tarih Bölümü Yüksek Lisans,
muhammetkemaloglu@gmail. com

Özet:

IX. yy’dan itibaren ise Türk tarihindeki siyasi değişikliklerin neticesinde
ağırlık merkezi batıya kaymış, Kaşgar hem siyasî hem de. Kültürel açıdan önemli
bir Türk merkezi haline gelmiştir. Karahanlılarla birlikte bölgenin İslâmiyet’e girme
süreci başlamış, bundan sonra dünya tarihinde önemli ilim merkezlerinden biri
haline gelmiştir.


A. Karahanlılar Adı Ve Anlamı

Karahanlılar 840-1212 yılları arasında Türkistan’da (doğu-batı kısmı dahil) hüküm
sürmüş ilk Müslüman Türk devletidir. Eskiden batılı bilim adamları tarafından
“Türkistan Uygur Hanları Devleti” olarak adlandırılan1 bu hanedanlığa batılı tarihçi ve
müsteşrik2 V. V. Grigorev, Karachaniden tabirini kullanmış ve 1874’ten itibaren de Karahanlılar
Devleti denmiştir. Karahanlı devletinin ismi tesmiye edilirken İlig ve Karahanlılar
gibi birçok isim ortaya atılmıştır. Gy. Németh, Attila’nın oğlu İlek’in isminin bu
İllig'le irtibatlı olduğunu ifade etmiştir. A. Von. Gabain, İllig unvanı için İlin, halkın
rehberi demiştir, O. Pritsak, bunun hükümdar anlamında olduğunu söyler, Sadettin
Gömeç ise İlig ya da İlek şeklinde yazımın yanlış olduğunu, asıl yazımın İllig şeklinde
olması gerektiğini ve İllig-Hanları (İlli: Devletli) şeklinde olması gerektiğini belirtmiştir3.
Neden İLİG-(İLEK) HANLAR tabiri kullanılmıştır: Millet, bodun, barış-(filan bey falan
beyle il oldu, barış yaptı) Elçi=İlci kelimesi buradan gelir. Toprağı ile halkı ile idare ve
hukuki nizamları ile vazifesi yurdu ve ahaliyi korumak ve sağlam bir sosyal bünyeye
sahip olmasına çalışmak olan siyasi bir kuruluştur. Osmanlılardaki Devletlü deyimi gibi
İL+LİG=İLLİG de millete ülkeye ve devlete sahip çıkan, onları koruyan anlamını ifade
etmiştir. Yani İllig=hükümdar demek olmuştur. HAN unvanı ise=Türklerin İmparator
karşılığı olarak kullandıkları en eski unvan KAGAN değil; daha önceleri de KAN veya
HAN olmalı idi. Kağan unvanı Göktürklerden önce Avar hükümdarlarının kullandıkları
bir unvandı. Kağan sözü bir unvan olarak değil, daha önceleri doğudaki Prato-Moğollar
arasında rastlanıyor ve onlarda daha da yayılmış olduğu görünüyor. Çin kaynaklarında
K’o-han şeklinde transkripsiyon edilen bu unvanın Türkçe olmadığı ve birtakım yabancı
menşelere dayandırıldığı görülmektedir. Menşei ne olursa olsun, hükümdar manasına
gelen bu terim Türkleşmiş ve Türk kültürünün bir unsuru olmuştur. Pritsak, İllig (İlek)-
Han unvanlarının meratip silsilesi bakımından birbirinden farklı iki rütbeyi temsil ettiğini4,
Han veya Hakan mertebe silsilesi bakımından hükümdarların unvanı olup İllig’den
daha yüksek bir rütbedir demiştir. İllig Han ise Karahanlıların batıdaki hükümdarlarına
bağlı idi5. Ancak Yusuf Has Hacib meşhur eserini Karahanlılardan Kaşgar Hükümdarı
Ebu Ali Hasan b. Süleyman’a ithaf etmesi ve eserinin başkahramanı olan hükümdara
Kün Tongdı İlig adını vermesi, bunun “İllig” unvanının bir alt kağan unvanı
değil, doğrudan doğruya hakanın unvanı olarak telakki edildiğinin kesin kanıtıdır6.
Karahanlılar ve İlek-Hanlılar isimlerinin yanında bu devlet için, el-Hakaniyye7,
el-Haniyel, Al-Afrasiyab8 Mülükü’l-Hakaniyye (Hakanlı Hükümdarları), Mülükü’l-
Hakaniyye (Han’lı Hükümdarları), Evladü’l-Hakaniyye (Han Oğulları)9 gibi isimlerle de
kullanılmıştır.

Karahanlı kelimesi, Kara Han ve Kara Hakan kelimelerinden gelmiştir. Kara, kelimesi
Tükçe’de Ulu, Yüce anlamlarına gelirken, Han kelimesi ise, Hükümdar, Melik vs.
anlamlara gelmektedir. Buna göre Karahan lafzı Büyük Hükümdar anlamına gelmektedir.
Çin kaynaklarında, Karahanlılar Devleti, Ka’la han wang ch’ao (Karahanlılar sülalesi)
He han-wang ch’ao (Karahan sülalesi)’dur. Buradaki He, kara kelimesinin Çincesidir10.

B. Karahanlıların Menşei

Karahanlılar sülalesinin menşei hakkında farklı kaynaklarda farklı yorumların
yapılması Türkistan’da kurulan bu ilk Müslüman Türk devleti hakkında daha fazla araştırma
yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu Türk devletinin menşei ile ilgili bazı görüşleri
sıralamak ve bunlar üzerinde yapılacak tarih ilmine uygun ilmi yorumlar bizi sonuca
götürecektir:

Uygur Faraziyesi: J. Deguignes, J. H. Kloroth, J. P. Abel Rémusat, Ch. M. Fraehn,
J. Reinaud, H. Vambéry, W. Radloff ve J. Markwart

1. Türkmen ve Tavcu11 Faraziyesi: J. V. Hammey, Purgstall, G. Weil
2. Yağma Faraziyesi: V. Minorsky, Faruk Sümer, Reşat, Genç12
3. Karluk Faraziyesi: F. Grenard, Ed. Chavannes, M. Fuat Köprülü
4. Karluk-Yağma Faraziyesi: M. F. Köprülü
5. Çigil Faraziyesi: W. Barthold
6. Hakanlılar (T’u Chu’e) : Z. V. Togan13
7. Türgişler Faraziyesi: Sadettin Gömeç14

1. Uygur Faraziyesi Ve Uygur Devletleri:

Kırgızlar15 840 yılında kalabalık kuvvetlerle Uygur topraklarına girdiler, başkent
Ordu-Balık’ı zapt ederek son hakan Ho-sa (839-840)’yı öldürdüler. Ötüken’de devletleri
yıkılan Uygurlar kütleler halinde yurtlarını terk ederek Karluk ülkesine, Çin sınırlarına
ve ticaret merkezlerinin bulunduğu İç-Asya’ya göçtüler16.

a. Kan-chou (Kansu) Uygurları Devleti:

Orhun’daki Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Kasar Kağan’ın yeğeni Pan Tekin
önderliğindeki 15 Uygur Kabilesi batıya göç ederek, Moğolistan’ın batısındaki Chüt’ing-
hai üzerinden Heşi Koridoruna (Kan-su bölgesi) gelip, burada eskiden beri yaşayan
Uygurlarla birleştiler. 865-866 yıllarında Beş-Balık Bölgesindeki Uygurların komutanı
Bögü Tekin, bu günkü Doğu Türkistan’ın Bugda (T’ien-ch’i) gölü civarında Tibetlilere
ağır darbe indirerek onların Tanrı Dağlarının kuzeydoğusu ve Hışi Koridorundaki
egemenliğine son verip 875 yılları civarında Kan-chou Uygur Devleti’ni kurdular. Bu
devlet 1028’de Tangutların ve nihayet 1226’da da Moğolların nüfuzu altına girmiştir. İşte
bu devletin sahipleri Kan-chou (Kansu) Uygurları’dır. Bugün Çin’in Kuzeybatısında
Yü-ku-tsu (Sarı Uygurlar) ismiyle yaşamaktadırlar17.

b. Turfan Uygur Devleti:

İç-Asya’ya göç eden Uygurların başında Vu-hi Tegin’in kardeşi Ngo-nie Tegin
bulunuyordu. Kendisi 13 Uygur Kabile birliğinin son Kağan’ı (846-848) kabul edilmektedir.
Batıya gelen bu Uygur kolu, Tanrı dağları, Beş-Balık ve Turfan taraflarına yerleşerek,
840’da Ordu-Balık’da istilacılar eli ile öldürülen Uygur Hakanının yeğeni Mengli’yi
(Mongli) Kağan (Ulug Tanrıda Kut Bulmuş Alp Külüg Bilge) seçtiler (856)18. Bu, bölgede,
1335 senesine kadar yaşayacak olan Uygur Devletinin esas çekirdeğini teşkil ettiler19.
Uygurlardan 15 boydan oluşan diğer bir küme ise batıya doğru kaçmıştı. Bunlar 766’dan
beri İli ve Çu havzalarını ellerinde tutan Karluklar’a sığınmışlardı20. Bir diğer grup ise
Kadırgan Dağlarının ötesinde yaşayan Kitan (Hitay), Kay (Kumuk) gibi Moğol ve Tunguz
asıllı kabilelere katılmışlardır. Bu grup kurulan Kitan (Hitay) devletinin kuruluş ve
gelişmesinde önemli rol oynamışlardır21. 840 yılında Uygur Devletinin yıkılmasıyla farklı
bölgelere göç eden Uygurlar, eğer iddia edildiği gibi siyasi bir güce sahip olsaydı, KoÇu
ve Turfan Uygurları gibi göç etmiş olduğu Karahanlı coğrafyasında (Kaşgar, Çu ve
İli havzasında) da bir başka Uygur devletini de kurabilirlerdi. Tıpkı Ko-çu ve Turfan
Uygurları gibi. Böylelikle Uygur Faraziyesinin ilmi dayanağının çok sağlam bir görüş
olmadığı eldeki verilerle ispat edilebilir. Yalnız Yağmaların da Uygur Han ailesinden
geldiği de inkâr edilmemektedir.

2. Türkmen Faraziyesi:

Bu Türkmenler, Oğuzlardan ve Karluklardan tamamen ayrı bir Türk Eli’dir.
Türkmen adının gerçek sahibi bu topluluktur. Bu Türkmenlerin nüfusu az olduğu için
bunlardan sadece bir müellif söz etmiştir (el-Mukaddesi)22. Böyle az nüfuslu ve nüfuzlu
bir Türkeli nasıl olurda kendisinden kalabalık toplulukları hâkimiyetinde birleştirir? Bu
sorunun cevabı da Karahanlılar’ın menşei meselesinde Türkmen Faraziyesinin diğer
faraziyeler içerisinde zayıf bir görüş olduğunu ortaya çıkarır.

3. Çigil Faraziyesi:

Çigiller, Karluklar’ı oluşturan üç boydan birisi olup üç Çigil, üç Bişkil, Bulak, Kölerkin
ve Tuhsilerdir23. X. yy da müstakil bir kavim olmuş olan24 Çigillerin 9. yüzyılda
Karahanlı Devletini kurabilmesi mümkün gözükmemektedir. Ancak diğer Türk boyları
gibi ana kitleyi ve devleti oluşturan bir Türk boyudur.

4. Karluk Faraziyesi:

840 yılında Orhun Uygur Devleti yıkıldığı zaman Karluklar Isıg-Göl’ün güneyi
ile İsficap’tan Çu ve İli havzalarına kadar olan bölgeleri ellerinde tutuyorlardı. İşte bu
durumu göz önüne alan bazı tarihçiler Orhun Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Karluk
Yabgusu’nun kendisini Uygur Kağanın kanuni halefi ilan ederek Karahanlı Devletini
kurduğunu söyler. Orhun’daki Uygur Devleti dönemine ait Karabalagasun yazıtındaki
bilgilerden, Küçlüg Bilge Kağan’ın Tibetlilerle işbirliği yaparak isyan eden Karluklar’a
hücum edip, bayraklarını yırtıp, başlarını kopardığı, kaçanları takip ederek batıya doğru
Pahana ülkesine kadar sürüklediği ve halkını hayvanları ile birlikte esir etmiştir. Bu yenilgiden
sonra Karluklar 840 senesinde Uygur devleti yıkılıncaya kadar yani 744/840
senesine kadar Uygur birliğine dâhil olmuşlardır25. Karluklar batıya yerleştikten sonra
Türgişlerden batıdaki toprakların idaresini almış ve burada yaşayan Dokuz Oğuzların
(Uygurların) tesiri altında kalmışlardı. İslam Coğrafyacılarından Gerdizi’ye göre Tokuz
Oğuzların bir kısmı Karluklar’la birleşmişlerdi. Karluklar’la birleşen bu Tokuz Oğuzların
Reisinin adı Yağma idi. Kaşgarlı’da İli nehri üzerinde Yağma, Tuhsi ve Çigil kabilelerinin
yaşadığını söylüyor ve Karluklar’la Yağmalar arasındaki sınırın da Narin nehri
olduğunu belirtiliyordu. Bu bilgilerden Orhun’daki Uygurlar gelmeden önce burada
kısa bir süre de olsa bir Karluklar’ın üstünlüğünden bahsedilebilir. Orhun’daki Uygurlar
buraya göç ettikten sonra yerli Uygurlarla birleşerek Karluklar’a üstünlük sağladılar.
Bunlar, (Tokuz Oğuz) X. yüzyılda Türklerin içinde en güçlüsü idi, Barshan şehri belli bir
zaman Karluklar’a tabi olmuşsa da, fakat onun hakiki hükümdarları Tokuz Oğuzlardandır.
840 yılında Samaniler Hanedanlığından Nuh b. Esed, Karluklar’ın da yoğun
olarak yaşadığı İsficap adındaki Türk şehrini işgal etmiştir26. Ayrıca 893 yılında Samanilerin
hükümdarı İsmail b. Ahmed’in Talas’a yaptığı bir saldırıda Talas’ta ki bir büyük
kiliseyi camiye çevirdikten sonra Karluk Yabgusu’nun hatununu da dâhil olmak üzere
15 bin esir ile geri döndüğü görülmektedir. Eğer Karluklar bu devirde Karahanlılar gibi
büyük bir devleti kurabilecek güçte olsalardı, İsficab’ın Samanilerin eline geçmesi söz
konusu olamazdı. Çünkü Samaniler Türklere karşı savunma politikası güdüyordu. Çigil
ve Tuhsi gibi Karluk ilini meydana getiren boyların aynı siyasi çatı etrafında birleşmelerini
sağlayamamış olan Çigil ve Tuhsiler IX. yüzyıldan itibaren ana kitleden ayrılmış ve
X. Yy. da müstakil bir kavim olmuşlardı27. X. yüzyılda Karluk Başbuğlarının Yabgu unvanı
taşıdığını, XI. Yüz yılda da Çuğlan, Sagun ve Köl İrkin unvanı28 taşıdıklarını yani
hükümdarlık unvanı olan Han, Hakan unvanı taşımadıklarını görüyoruz.

5. Türgiş Faraziyesi:

On-Okların bir kolu olan Türgişler, 7. yüzyılın sonlarına doğru liderleri U-çe-le
(belki Üç-İlli) idaresinde Çu ve İli bölgelerinde güçlenmeğe başladılar. Her halde daha
İlteriş zamanında atanan Tarduş Yabgusu İlteriş’in kardeşi To-si-fu (İl-Çor Tigin ve Tarduş
çoru Köl-İç Çor’un kötü muamelelerinden dolayı, 699 yılında Ötüken’e karşı tavır
aldılar. Türgiş başbuğu Üç-İlli yakalandı ve öldürüldü. Ondan sonra oğlu So-ko (veya
Saka) Türgişler’i yeniden toparlamayı sağlamışsa da, 8. yüzyılın ilk zamanlarında (710)
Kök Türk Kağanlığına karşı yine ayaklandılar. Fakat So-ko da ailesi ile birlikte öldürülerek,
Türgiş halkı itaat altına alındı. Kök Türklerin 713 senesinde, Beş-Balık üzerine, dolayısıyla
Türgişler’in de etki sahasında bulunan topraklara doğru bir seferleri daha vardı.

So-ko’nun ölümünden sonra zayıflayan Türgişler bu kez de Su-lu adlı Kara Türgiş
liderinin etrafında bir araya geldiler. 753 yılında, Türgişler’in başında Tengride Bolmuş
unvanlı biri vardır. Uygur hâkimiyetinden ve baskısından sonra Türgişler zayıfladılar.
Aralarındaki ayrılık tohumları daha da güçlendi, nihayet 766 senelerine gelindiğinde,
batıdaki Türgiş üstünlüğü yerini Karluklar’a bıraktı29. Gömeç, işte 8. yüzyılın
ikinci yarısına kadar varlığını sürdüren Türgişler’in birden bire ortadan kalkmayacağını,
bir zaman sonra yine de bir devlet kurabileceklerini iddia etmektedir. Burada da delil
olarak Karahanlı hükümdarlarının kullandığı unvanlardan olan Kara unvanın Türgişlerce
de kullandığını söylenmektedir. Ancak bu unvan Türgişlerden önce de kurulan
Türk devletlerinde ve de Türk devlet teşkilatında da görülmektedir.

6. Hakanlılar (T’u Chu’e) :

Beyhaki, Gaznelilere ait yazılarında Gazneli ordusuna mensup Türklerin, Karahanlıları
diğer Türklerden farklı olarak Türk tesmiye ettiklerini belirtmiştir. Kaşgarlı
Mahmud’dan da bu anlaşılmaktadır. Bunların ecdadı, İslamlar yeni geldiği vakit Yağma
ve Karluk Türklerinin Bağraş Gölü civarında yaşayan kısımlarına riyaset etmiş, bazıları
da Fergana’da hanlık etmişlerdir. Kendilerine Türk Hakanlıları, konuştukları dile de
Hakaniye Türkçesi denilmişti. Bizzat istinat ettikleri Türk kabileleri ise Karluk, Yağma
ve Çigil Türkleri olmuştur. Gerçi Türklerde hükümdarların neşet edişlerinde bazı kabilelerin
rol oynadıkları inkâr edilemez. Selçukluların Kınık, Osmanlıların Kayı vb. Fakat
Türkler arasında da hiçbir boya mensup olamayan hükümdar aileleri de mevcuttur.
Böyle hükümdar ailelerinin başında Gök Türkler, Cengizliler ve Karahanlılar gelmektedir.
Karahanlılar sülalesinin bir aile ismi olmuş ve bunlar da kendilerine Hakanlılar demişlerdir.
Bu hakanlılar sülalesi içinde hükümdarlık değişebilirdi. Bir kabileye dayanan
şubenin yerini, aynı ailenin bir diğer kabileye dayana kolu alabilirdi. Oğuzlarda da du-
rum pek farklı değildi. Oğuz Han’ın şeceresi gerek Ak-Koyunlularda, gerekse Osmanlılarda
pek farklı değildi.

Türklerde hükümdarların aldıkları unvanlar, neşet edişleriyle ilgili olarak ananeleşmiştir.
Mesela Hakanlılar sülalesinden gelenler umumiyetle Han veya Hakan ismi
alırken, kabilelerden neşet eden hükümdarlar daha başka isimler alıyorlardı. Oğuzların
yerli hükümdarlarına Yabgu; Karluklar’ın ki Cabgu, Sıgın, Tekin; Yağma aşiretleri İrin
veya İlik denmiştir. Karahanlılar kendilerini Bozkurt30, hanedanından gelen Hakan addetmişlerdir31.

Eğer bu doğru bir faraziye ise Uygurları da bu anlayışa eklemek gerekmektedir.
Ayrıca Türk neslini Oğuz Han soyu ve Aşina soyu ve başka soylar diye de ayırmak gerekmektedir.
Türklerin ortak bir kökü vardır. Bütün Türkler Aşina soyundan gelmektedir.
Fakat aynı soyun farklı aileleri mevcuttur. Yağmalarda bu boylardan biridir ve Buğra
Han unvanındaki Han unvanı buradan gelmektedir.

7. Karluk-Yağma faraziyesi:

Karluk-Yağma faraziyesinin doğruluğunu anlayabilmek için aralarında ki mücadeleye
ve bu iki farklı faraziyeye bakmak yeterlidir.

8. Yağma Faraziyesi:

Hudud el-Alem’de, Yağmaların, Tokuz Oğuz (Uygur) hükümdar ailesinden geldikleri
ve başlarında bulunan Hükümdarların da Tokuz Oğuz hükümdar ailesinden
oldukları belirtilmektedir. İslam kaynaklarından olan Mücmelü’t Tevarih ve’l Kısas’ta
da Yağmaların başındaki hükümdarların Buğra Han unvanı taşıdıkları kaydedilmiştir.
Orhun Uygur Devleti zamanında bir kısım Yağmaların idareci olarak bu bölgede yoğun
bir şekilde yaşadıkları da bilinmektedir. Hudud el-Alem’de, Kaşgar şehrinin hakimleri
Karluk ve Yağmalar’dır, der. Başka bir delilde Yusuf Has Hacib’in Karahanlı hükümdarlarına
hitaben ey çomak diye, Uygur ağzıyla hitap etmesi Yağmaların Uygur hanedan
ailesinden geldiğini göstermektedir. Buğra Han unvanının kullanılmış olması Z. V. Togan’ın
bu boyu A-shi-na ailesine dayandırma görüşüne de ters düşmemektedir. Zira
diğer birçok Türk Eli kolayca Yağmaları Han olarak kabul etmişlerdir. Kaşgar’daki Artuç
kasabasında da Karahanlı hükümdar ailesinin mezarlığı mevcuttur. 840 yıllarında
Karahanlılar Devleti’nin kurulduğu bölgelerde Yağmalar değil, Karluklar ve diğer zümreler
hâkim olsaydı Ötüken’de ağır darbe yiyerek bölgeye gelen Uygurlar (Tokuz Oğuzlar)
bu kadar kısa zaman içerisinde devlet kurarak bölgeyi kontrol altında tutmaları
mümkün olamazdı32.

Sonuç

Karahanlılar üzerinde önemli ve ciddi araştırmalar yapan Reşat Genç, bu konudaki
görüşler arasında, V. V. Barthold, V. Minorsky ve Faruk Sümer tarafından ileri sürülen
Karahanlılar devletinin Yağmalar tarafından kurulmuş olduğu şeklindeki nazariyenin
kesinlik kazandığını ifade etmektedir. Genç’e göre de Yağmalar, Uygurlar’ın bir
kolu veya onlara bağlı bir topluluktur. Gömeç, işte 8. yüzyılın ikinci yarısına kadar varlığını
sürdüren Türgişler’in birden bire ortadan kalkmayacağını bir zaman sonra yine de
bir devlet kurabileceklerini iddia etmektedir. Burada da delil olarak Karahanlı hükümdarlarının
kullandığı unvanlardan olan Kara unvanın Türgişlerce de kullandığını söylemektedir.
Ancak bu unvan Türgişlerden önce kurulan Türk devletlerinde ve Türk devlet
teşkilatında da görülmektedir. Kaşgarlı Mahmud Yağmalara Kara Yağma denildiğini
kaydetmiştir. Burada, Karahanlıların menşei konusunda Genç’in görüşüne katıldığımızı
belirtmek istiyoruz.

Dipnotlar
1 Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilatı, Ankara, 2002, s. 1; Skrine ve Ross, The Heart of Asia, s. 114; Stanle
Lane Poole, Târihu't-Türk fî Asya'l-Vustâ, tr. Ahmed es-Said Süleyman, Mısır, s. 74-76.
2 Varis Abdurrahman, Karahanlılar Devleti ile Koçu (İdikut) Uygur Devletinin Münasebetleri, (Basılmamış
Doktora Tezi), Ankara, 2001, s. 59-75.
3 Saadettin, Gömeç, Kök Türk Tarihi, Ankara, 1997, s. 112; Sadettin Gömeç, “Kara-Hanlı, Adı Üzerine Bazı
Düşünceler”, Kök Araştırmaları, cilt. II, Sayı. 2, (Güz 2000), s. 137-147; Abdülaziz Cengiz Han, Türkistânu
Kalbi Asya, 1945, 48; Genç, age, s. 1-2; Bahaeddin, Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Ankara,
1979, İkinci Basım. s. 204,224; İbrahim, Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul, 1997, s.232; Ziya Gökalp,
Türk Töresi, İstanbul, 1990, s. 56.
4 O, Pritsak, “Karahanlılar”, İA, VI, İstanbul, 1953, s. 251.
5 Pritsak, Age, s. 252.
6 Genç, Age, s. 80.
7 Kaşkarlı Mahmud ise ona Hâkâniyye devleti adını vermektedir. Kaşkarlı Mahmud, Dîvânü Lügati't-Türk,
İstanbul 1333, I, 28.
8 Erdoğan, Merçil, Karahanlılar, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara, 1992, s. 240; en-Nerşahî, Târihu Buhâra,
trc. ve thk. Emin Bedevî ve Nasrullah et-Tırâzî, Mısır 1965, s. 33; el-Harezmî, Mefâtîhu'l-Ulûm, Kahire
1923, s.63; İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi'tTârih, Beyrut 1982, XI, 28. Pritsak’a göre bu tabir, İranlıların şehnamele
rinden gelir ve Türkçe karşılığı da Kaşgariye’ye göre Alp Er Tonga’dır. Pritsak, “Karahanlılar”, İ. A, İstanbul
1967, VI, 252;Tahsin Yazıcı, “Efrasyâb”, D. İ. A, İstanbul, 1994, X, 478-479.
9 Genç, Age, s. 2.
10 Pritsak, Age, s. 251;Abdurrahman, Age, s. 59-75.
11 el-muheymid, Ali b. Salih, “Karahanlılar ve İslam’ın Yayılmasındaki Katkıları” Çev. Ali Aksu, Cumhuriyet
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5 (1) 2001, s. 281-309.
12 Reşat, Genç, Karahanlılar, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1992, VI, 139-140.
13 A. Z. Velidi, Togan. Karahanlılar, A. Z. V. Togan Özel Sayısı, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat
Fak. Arş. Der. Erzurum, 1985, s. 71-93.
14 Sadettin, Gömeç, “Kara-Hanlı Adı Üzerine Bazı Düşünceler”, Kök Araştırmaları, cilt. II, Sayı. 2, (Güz
2000), s. 137-147.
15 Çin kaynaklarında K’i-ku, Kie-ka-se, (Kafesoğlu, Age, s. 139);Tibetçe metinlerde gir-kis şeklinde olup, Kök
Türkçe kitabelerde Kırgız değil Kırkız biçiminde kaydedilmiştir( Amcam kagan ile… batıda Temir-
Kapı’ya, Kögmeni aşarak Kırkız ülkesine kadar ordu sevk ettik, Gömeç, Age, s. 57).
16 Kafesoğlu, Age, s. 130.
17 Varis, Abdurrahman, “Orhun Uygur Devletinin Yıkılışı Ve Uygurların Büyük Göçü”, Prof. Dr. Kazım
Yaşar Kopraman’a Armağan, Ankara, 2003, s. 66.
18 Kafesoğlu, Age, s. 136;Genç, Age, s. 5.
19 Ögel, Age, s. 127.
20 Genç, Age, s. 5.
21 Abdurrahman, Age,s. 72.
22 Faruk, Sümer, Oğuzlar, (Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları), İstanbul, 1999, s. 52.
23 Kafesoğlu, Age, s. 146.
24 Sümer, Age, s. 49.
25 Pritsak, Age, s. 252.
26 Abdurrahman, Agm, Karahanlılar, s. 59-75.
27 Sümer, Age, s. 49.
28 Genç, Age, s. 6.
29 Gömeç, Kara-Hanlı, s. 143-144.
30 Salim, Koca, Türk Kültürünün Temelleri, II. Cilt, Ankara, 2003, s. 12;Cemal, Anadol, Tarihe Hükmeden
Millet Türkler, İstanbul, Tarihsiz, s. 96.
31 Gömeç, Kara-Hanlı, s. 143-144.
32 Genç, Age, s. 3-4,7.

Kaynakça
ABDURRAHMAN, Varis, Karahanlılar Devleti ile Koçu (İdikut) Uygur Devletinin Münasebetleri
(Basılmamış Doktora Tezi), Ankara, 2001.
_____________, “Orhun Uygur Devletinin Yıkılışı Ve Uygurların Büyük Göçü”, Prof. Dr. Kazım
Yaşar Kopraman’a Armağan, Ankara, 2003, ss. 60-72.
ABDÜLAZİZ CENGİZ HAN, Türkistânu Kalbi Asya, 1945.
ANADOL, Cemal, Tarihe Hükmeden Millet Türkler, İstanbul, Tarihsiz.
ARNOLD, ed-Da'vetü ile'l-İslam, trc. Hasan İbrahim vd, Mısır, 1970.
BARTHOLD, V. V, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, İstanbul, 1981.
_____________, Târîhu't-Türk fî Asya'l-Vustâ, trc. Ahmed es-Said Süleyman, Mısır ty.
EL-HAREZMÎ, Muhammed b. Ahmed b. Yusuf (öl. 387), Mefâtîhü'l-Ulûm, Kahire, 1923.
EL-MUHEYMİD, Ali b. Salih, “Karahanlılar ve İslam’ın Yayılmasındaki Katkıları”, Çev. Ali AKSU,
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 5 (1), 2001, s. 281-309.
EN-NERŞAHÎ, Târih-î Buhâra, trc. ve thk. Emin Bedevî ve Nasrullah et-Tırâzî, Mısır, 1965.
GENÇ, Reşat, Karahanlılar, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul, 1992, VI, 139-
140.
_____________, Karahanlı Devlet Teşkilatı, Ankara, 2002.
GÖKALP, Ziya, Türk Töresi, İstanbul, 1990.
GÖMEÇ, Saadettin, Kök Türk Tarihi, Ankara, 1997.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder