3 Mart 2013 Pazar

Ev ve konfor -Hilmi Yavuz


Ingiliz dusunur Clive Bell, dilimize 'uygarlik' diye cevrilen o sevimli ve cana yakin kitabinda, eski Yunan uygarligini anlatirken, Atinalilarin icinde yasadiklari maddî kosullarin 'goze batar olcude yetersiz ve eksik' oldugunu belirtir; Atina evlerinin 'kucuk, gosterissiz ve is gormeyi kolaylastiracak araclardan yoksun olduklarini' soyler ve soyle der: 'Ev islerinin rahatca gorulmesini saglayacak kolayliklardan hicbiri yoktu bu evlerde...'

Konfora, gosterise, âlâyise karsi sâdelik, basitlik ve yalinlik! Rahata ve konfora yuz vermeden, manevî ve entelektuel bir hayatin ardina dusmek! Hayatin maddî imkânlarina karsi bu kiskirtici kayitsizlik, bu umursamazlik, Bell'e gore, Ronesans'ta da devam eder. Soyle soyler Bell: 'Italyan saraylarini gezen Ingiliz ve Amerikan turistlerinin son derece basit, kullanissiz ve ruzgâra acik diye bu saraylari kotulediklerini duymayan pek azdir sanirim. Ronesans'in da goz alici zenginlikleri ve ihtisami vardi; ama rahatlik konusuna hemen hemen hic onem vermedikleri de bir gercektir!' Bell, ev ici hayatta konfor ve rahatlik duskunlugunun, burjuvazinin egemenligi ile birlikte ortaya ciktigini da ozenle belirtiyor o kitabinda...
Ihtisâmli evler, goz alici esyalar, paha bicilmez suslemelerle hayati zenginlestirdigini sanan gosteris tutkunu, uygar olmayi maddî kosullarda arayadursun, eski Yunan ve Ronesans'ta 'ev' konsepti, yalinlik, sâdelik ve alcakgonulluluk uzerine insa edilmisti. Heidegger, 'Brief uber den Humanismus'ta Sokrates oncesi Yunanli filozof Herakleitos'un, 'evinin siradanligindan ve alcakgonullu'ce dosenmis olmasindan oturu hayal kirikligina ugrayan konuklarini azarladigini soyler.
Soz Heidegger'den acilmisken Ertugrul Rifayi Turan'in Mimarlik Dergisi'nde (sayi: 260) yayimlanan 'Heidegger ve Ev' baslikli yazisina atifta bulunmak istiyorum. Turan, Heidegger'den yola cikarken soyle diyordu o yazisinda: 'Ozlenen ev, soyle veya boyle barindigimiz bir fiziksel yapi degildir. Ev, insanin dunyada ve varlik icinde temel bulunma bicimidir. Bu temel bicim, fiziksel evin ev olarak ortaya cikisinin da on kosuludur.' Turan'a gore, dunyada sahih ('otantik') bicimde yasamadikca, fiziksel bir yapi olarak evin yersiz oldugunu soylemek istemektedir Heidegger...
Suphesiz dogallik, alcakgonulluluk ve az'la yetinmek, geleneksel Turk evi baglaminda da gecerli. Dogan Kuban Sanat Tarihimizin Sorunlari'nda, bugunku apartman hayati ile gecmisteki ev hayatimizi karsilastirir ve soyle der: 'Turk evinin icinde hicbir esya mimarinin yeterlilik sinirlari disinda degildir. Oysa bugun, bu odalara girmis olan iskemleler, masalar, korkunc govdeleri ile odalarin olculerini bozan gardiroplar, geleneksel kulture yabanci bir yasantinin urunleri olarak eski evlerimizde igreti dururlar." Kuban, 'ecdadimizin azla yetinmek seklindeki incelmis fiziksel cevre anlayisini' vurguluyor ve bunun Dogu'ya ozgu bir ev ve doseme anlayisi oldugunu ima ediyor.
Sozu uzatmaya ne gerek var: Insanin ne kertede 'sahih' bir hayat surdugu, Heidegger'in de dile getirmeye calistigi gibi, o insanin evinden anlasilir. Atalarimiz bosuna soylememisler: 'Aslan, yattigi yerden belli olur.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder