12 Şubat 2013 Salı

Oyları sayıp yaktılar- Erhan Afyoncu


1946 seçimleri açık oy, gizli tasnifle tarihe geçmiş bir seçimdir.
Seçimin bu yönünü hemen hemen herkes bilir, ancak oyların sayımdan sonra yakıldığı pek bilinmez
Türk milleti 65 yıldır kendi iktidarını kurma mücadelesi veriyor. İşin ilginç yanı bu mücadele halkın kendi değerlerini yaşamaya çalışması yüzünden veriliyor. Sen dinini böyle yaşayacaksın, ibadetini böyle yapacaksın şeklindeki zorlamalardan kurtulmak isteyen halkımıza, asırlardan beri oluşan geleneği yaşamak isteyen milletimize hep engel çıkarıldı. Halk uğraşıp, didinip, tek parti zihniyetine karşı sandık başına koştukça, sandıkta engelleyemeyeceklerini anlayan zihniyet darbelerle milletin önüne engeller çıkardı. 1946 seçimlerinde başlayan bu süreç İnşallah sona erdi.

Baskın seçim
Çok partili hayata geçmeye karar verildikten sonra Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi ilk parti idi. Demokrat Parti ise 7 Ocak 1946'da kuruldu.
Çok partili hayata geçtikten sonra ilk seçim mahalli seçimlerdi. Ancak 26 Mayıs 1946'da yapılan ve DP'nin katılmadığı bu seçimden sonra ortalık karıştı. Muhalefet iktidarı seçimlere hile karıştırmakla suçladı. CHP muhalefetten rahatsız olmuştu. Bu yüzden 1947'de yapılması gereken genel seçimleri 1946'ya aldı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Mayıs ayı başında CHP'nin Olağanüstü Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, seçimlerin öne alınma nedenini "iç ve dış politika gereği" olarak açıklamıştı.
DP, Türkiye'deki bütün illerde örgütlenmesini tamamlayamadığından seçimlerin öne alınmasına karşı çıktı. 13 Mayıs 1946'da yayınladığı beyannameyle İsmet İnönü'yü seçimlerin 1947'de yapılacağına dair sözünü tutmamakla suçladı. Ancak ne yaparsa yapsın seçimlerin erkene alınmasını engelleyemedi. Demokrat Partililer, seçime girmemeyi düşündüler. Ancak seçimi boykot, partinin kapanmasına yol açabilirdi. İnönü, konuşmasında seçime girmeyeceklerin vatan hainliği ile bile suçlanabileceğini söylemişti. Bu yüzden baskın da olsa DP 1946 seçimlerine katıldı. DP, mitingler düzenleyip, yeni seçim yöntemleri izleyerek CHP'yi zor durumda bıraktı. DP'li adaylar baskı altında yılmış halk tarafından sevgi ve coşkuyla karşılanmışlardı.
Seçim sonuçlarını eleştirmek yasak
21 Temmuz 1946 seçimleri açık oy, gizli tasnifle tarihe geçecekti. 1946 seçimlerinde, oyun kapalı bir yerde verilmesi zorunlu tutulmamıştı. Bu yüzden oy verme işi aleni bir surette icra edilmişti. Demokrat Partililer, bu duruma 1946 seçim kanunu tasarısı müzakere edilirken, karşı çıkmışlardı. Ancak vatandaşın oyunu kime verdiğinin belli olacağı yönündeki itirazlar bir işe yaramamıştı. 5 Haziran 1946'da kabul edilen 4918 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu gerçek bir seçim ortamı yaratmaktan uzaktı.
Herkesin gözü önünde oyunu kullanan vatandaşların önemli bir kısmı bu olumsuz ortama rağmen çekinmeden oyunu DP'ye attı. Ancak sandıklar daha sonra kapalı yerlere götürülerek tutanaklar hazırlandı. Tutanakların hazırlanmasından sonra oylar yakıldı. Müge Tokgöz, yüksek lisans tezinde bu durumu anlatır. Sonuçlar itiraz edildiğinde elde oy bulunmadığı için tutanaklara bakmaktan başka çare yoktu. Tutanaklar da şaibeli bir ortamda hazırlanmıştı. 1946'daki bu seçim düzeni yüzünden CHP dört yıl daha iktidarda kalacaktı.
Bütün herşeye rağmen alınan ilk sonuçlara göre DP oyları daha fazla görünüyordu. CHP merkezine gelen sonuçlara göre birçok yer kaybedilmiş gibiydi. Ancak seçim sonuçları açıklandığında CHP 395, DP 66, bağımsızlar ise 4 milletvekili kazanmıştı. Bu durum alenen halkın reyinin meclise yansımamasıydı. Bu seçimde bir kişi birden fazla yerden aday gösterilebiliyordu. Adnan Menderes, Aydın, Kütahya ve Manisa'dan aday gösterilmişti. Menderes Aydın'da seçimi kaybetmiş, Kütahya'dan meclise girmişti.
Bütün olumsuzluklara rağmen bu seçimde DP'nin İstanbul'da 23 milletvekilinin tamamını kazanmasına karşın baskılar sonucu Kazım Karabekir, Hamdullah Suphi Tanrıöver, General Cemil Cahit Toydemir, Recep Peker ile Hüseyin Cahit Yalçın'ın CHP'den kazanmış sayıldıkları, DP'ye de 18 milletvekili verildiği yolundaki iddia edilir.
Seçimlerin ardından DP'liler seçimlere hile, fesat karıştırıldığını ve seçim sonuçlarının millet iradesini yansıtmaktan uzak olduğunu ifade ettiler. Bunun üzerine Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Asım Tınaztepe imzasıyla, sıkıyönetim komutanlığı bir tebliğ yayınlayarak seçimlerin eleştirilmesini yasakladı. Yeni Sabah gibi seçimleri eleştiren gazeteler kapatıldı. Bütün engellemelere rağmen DP, protesto mitingleri yaparak hakkını aradı.
1946 seçimlerine itirazlar işe yaramadı ama 14 Mayıs 1950'deki seçimde DP, sandıktan iktidar çıkmayı başararak tek parti döneminde ezilen millet için bir umut oldu.
Zihniyet hiç değişmedi
26 Mayıs 1946'da yapılan mahalli seçimlere katılım az olmuş ve iktidar ile muhalefet partileri arasında sürtüşme meydana gelmişti. Bu gelişmeler üzerine hemen Türkiye'nin çok partili hayata geçmeye hazır olmadığı yönünde dönemin CHP milletvekili Nihat Erim, Ulus Gazetesi'nde 30 Mayıs 1946'da yazdığı yazıda bu konudaki görüşlerini "Demokrasi gaye midir? Vasıta mıdır?" başlıklı yazısında şu sözlerle belirtmiştir: "...Sosyal bünyede derin rahatsızlıklar müşahede edildiğinde bunu gidermenin yolu, bir müddet için hürriyet ilanının üzerine bir sal örtmek ve yukarıdan aşağı bir otorite tesis eylemektir".
279 milletvekilini 66'ya indirdiler
Celal Bayar 1946 seçimleriyle ne derece oynandığını "Başvekilim Adnan Menderes" isimli kitabında şöyle anlatır: DP teşkilatının sandık müşahitleri eliyle topladığı rakamların hesabından,1946 seçimlerinde DP'nin 279 milletvekilliği, CHP'nin de 186 milletvekilliği kazandığı anlaşılıyordu. Fakat Meclis'teki fiili durum, 395 Halk Partisi milletvekili ve 66 DP milletvekili idi. Bu rakamlar, o günlerin TBMM Başkanı Kazım Karabekir'in, seçimler arifesinde verdiği bir özel demeçte "Meclis'te 60-70 muhalif milletvekilinin bulunması yeter bir ölçüdür" sözüne uyuyordu. Demek oluyor ki, CHP iktidarı, seçimlerden önce, DP için bir kontenjan kabul etmiş ve bu kontenjanı, valileri vasıtasıyla aynen tahakkuk ettirmişti."
Yeter Söz Milletin
14 Mayıs 1950'de yapılan ve katılımın oldukça yüksek olduğu seçimlerde Demokrat Parti yüzde 52.68 oranında oy alarak 408 milletvekili çıkarmıştı. CHP yüzde 39.45 ile 69 milletvekili, Millet Partisi ise yüzde 3.11 ile 1 milletvekili çıkartmıştı.
Halkın iktidarı
1950 seçimleriyle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir iktidar seçimle değişmiş ve 27 senelik CHP dönemi sona ermişti. 22 Mayıs 1950'de açılan meclis cumhurbaşkanı olarak Celal Bayar'ı seçmesinin ardından, Adnan Menderes başkanlığında kurulan hükümetle halk kendi iktidarına ilk adımını atmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder