15 Şubat 2013 Cuma

Her derde deva isyan-Avni Özgürel


"Tarihin kaydettiği en büyük ve imparatorluk yönetmiş tek çete" tarifiyle İttihat Terakki"yi dün anlatmıştım. 31 Mart işte o ortamda patladı. İsyanı tetikleyen hadiseler zincirinin belli başlıları şunlar:
Alaylı ve mektepli subay çekişmesi doruğa tırmanmış, alaylı subayların tamamı ordudan çıkarılmış, bunların başındaki Refik Paşa altı ay hapisle cezalandırılıp tutuklanmış, birliklerdeki erler de "Ne haliniz varsa görün" denilerek terhis edilmişti.

Dolayısıyla başıboş ve ne yapacaklarını bilmeyen insanlarla dolmuştu başkent.
Yetmemiş, Bab-ı Ali dahil bütün devlet dairelerinde "tasarruf tedbiri" olarak işten çıkarmalara gidilmiş, mennuniyetsiz ve öfkeli kalabalıklara yenilerinin katılması sağlanmıştı.
Medrese talebelerinin askere alınmamasını öngören kanun teklifi din eğitimi görenleri İttihat Terakki"ye muhalif cepheye geçirmeye yetmişti.
Ahrar Fırkası halkı İttihat Terakki aleyhine kışkırtıyor, cemiyet mensuplarının Bulgar, Arnavut, Yunan komitecileriyle anlaşıp Balkanlar"ı ülkeden koparacağını yayıyordu. Basın da cemiyete mason dernekleriyle ilişkisi dolayısıyla yükleniyordu.
Derviş Vahdeti"nin kurduğu İttihadı İslam Cemiyeti"nin gazetesi Volkan, halkın dini duygularını ayağa kaldırmak için çırpınıyor, Meclis"in dağıtılmasını öneriyordu. 
Derviş Vahdeti, 31 Mart"la birlikte anılmasına rağmen olaylarda fazla rol oynamamış birisi. Asıl adı Derviş olan, "Birlik" manasında Vahdeti ismini adına ekleyen bu kişinin Medrese eğitimi gördüğü, İngilizce öğrenmek için Kıbrıs"a yerleştiği, İttihat Terakki dahil girip çıkmadığı dernek kalmadığı; gazetesi için Abdülhamid"den para isteyip alamadığı ve ayaklanmadan on gün önce kuruluşunu Ayasofya"da ilan ettiği İttihadı İslam Cemiyeti"yle siyasette rol sahibi olmaya niyetlendiği v.s. biliniyor. 
Ancak Volkan"ın sanılanın aksine ayaklanmada belirleyici olmadığını ve kışkırtıcı bir yayın politikası izlemediğini öne süren ciddi kaynaklar da var. (Örn. Osmanlılar Ansiklopedisi. Yapı Kredi Yayınları. C.2. Vahdeti maddesi. Kaleme alan: Yayın Kurulu..)
Kim vurdu?
İlk silah Sultanahmet"te patladı..
2. Meşrutiyetin ilanı sırasında Selanik"ten "Meşrutiyet Muhafızı" olarak getirilip Taş Kışla"ya yerleştirilen Avcı Taburları"nın aylak erleri başlarındaki subayları tutuklayıp kışlaya hapsettikten sonra, Sultanahmet"te toplanmaya başladı. Diğer kışlalardan gelen erlerin katılımıyla büyüyen kalabalığın 13 Nisan sabahı ateş açmasıyla isyan başladı.
Belirlendiği kadarıyla hareketin önderleri Arnavut Hamdi Çavuş, bölük emini Mehmet ve kamacı ustası Arif"ti. Softa din adamları ve sivil halktan iştiraklerle meydan dolduktan sonra kalabalık "Şeriat isteriz" naralarıyla meclise doğru yürüyüşe geçti. 
Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa"nın, Meclisi Mebusan Reisi Ahmet Rıza Bey"in istifalarını, İttihat Terakki ileri gelenlerinin tutuklanmasını, alaylı subayların görevlerine iadesini v.s. de istiyorlardı. Meclis"e gelen Adliye Vekili Nazım Bey, Meclis Başkanı Ali Rıza Bey sanılarak vuruldu. Milletvekillerinden Mehmet Şefik Aslan da Serveti Fünun yazarlarından biri sanılarak kurşunlandı. 
Sadrazam derhal saraya gidip istifasını verdikten sonra, bir yakınının evinde saklanıp canını kurtardı. Meclis Başkanı Ali Rıza Bey dahil İttihat Terakki ileri gelenlerinin tamamı buldukları köşeye sığındılar.
Bu noktada Abdülhamid"in ne yaptığı veya ne yapmadığı da mühim. Sonradan tertibe 
adı karıştırılmış olmasına rağmen padişah Hattı Hümayun yayımlayarak anayasanın korunacağını duyurdu. Oysa isyanı fırsat saysa Meclis"i feshedebilirdi. Ayrıca hareketi padişah yönlendirmiş olsa onca kalabalığı bir çavuşla bir bölük emininin kumandasına bırakır mıydı diye de düşünmek lazım.
Keza Yıldız Sarayı, öfkeli kalabalığı yönlendiriyor olsa İttihat Terakki üyelerinin ortadan kaldırılması işten değildi. Oysa Abdülhamid olayları yatıştırmak için isyancı askerlerin itimat ettikleri kumandanları ardı ardına bu hareketten vazgeçmeleri için nasihatçı olarak gönderdi. Ve bu itiş kakış içinde İstanbul on üç gün sahipsiz kente döndü.
Hareket Ordusu
Bu sırada bir topçu subayının (İsmail Canbulat. İçişleri eski bakanlarından) Selanik"e "Meşrutiyet mahfoldu" mealinde telgraf çekmesiyle durumu öğrenen İttihat Terakki merkez komitesinin aldığı kararla ünlü Hareket Ordusu teşkil edildi. Düzenli askerden ziyade talimli halk taburları denilebilecek kıtalar trene bindirilip 
İstanbul"a sevk edildi. Şehre çatışmasız giren bu kuvvet padişahın hassa alayından ve muhafız birliğinden çekindiği için, sonradan İttihat Terakki iktidarının yönetim kadrosunu oluşturan kişilerin imzalarıyla Abdülhamid"e başvurarak 
"Anayasa"nın yürürlükte kalmasını yeterli teminat saydıklarını, bundan dolayı kendisinin saltanat ve hilafet makamında güven içinde olması gerektiğini" bildirdiler.
Bu noktada Hareket Ordusu kumandanı Mahmut Şevket Paşa"nın olayın gerçek yönünü kavramaya ve ordunun İttihat Terakki Cemiyeti"nin iktidara gelme arzusunun maşası olarak kullanılmakta olduğunu sezmeye başladığının işaretleri de var.
Nitekim Paşa yayımladığı son bildiride bunu düşündüren şu cümlelere yer veriyor: 
"Esasen siyasete müdahalesi katiyen caiz olmayan subaylar ve askerler yalnız üstlerinden aldıkları emri yerine getirerek başka hiçbir kuvvetin etkisi ve kontrolü altında bulunmayacaklar ve aksine hareket edenler cezalandırılacaktır. Dolayısıyla Hareket Ordusu"nun bir gizli cemiyete mensubiyeti ve keza ordunun herhangi bir merkezin tesiriyle hareket etmekte olduğu hakkındaki iddialar bütünüyle asılsızdır.
İlan ve ihtar olunur..."
Ancak İttihat Terakki kurmayı kesin kararını vermişti. Bu bildiriden iki gün sonra Abdülhamid"in tahttan indirilmesi için gerekli fetva da alındı. 
Fetva metninde ayaklanmanın tüm sorumluluğu padişaha yükleniyordu, ama ilk kez seçenek sunuyordu meşihat makamı. Tahttan çekilmeye davet veya hal edilmek arasındaki tercih devleti yönetenlere bırakılıyordu. Abdülhamid, sadrazam Tevfik Paşa vasıtasıyla saltanattan çekildiğini herkese bildirdiği için şeyhülislam ancak böyle bir fetvaya razı edilebilmişti. 
Feragat kabul edilmedi
Ama ihtilal kadrosunun planında onu "hal"etmek olduğu için feragat teklifi dikkate alınmadı. Meclis"teki oylama da silahlı militanların her tarafa yerleştirilip "hal"i... hal"i..." diye tempo tutmaları arasında gerçekleşti. Kararın padişaha tebliği sadrazam Tevfik Paşa"ya yüklenmek istendiyse de onun "Kararı Meclis aldı, dolayısıyla tebliğ etmek içinizden seçeceğiniz bir heyete düşer" diyerek reddetmesiyle sorunu İttihat Terakki yine kendi meşrebince çözdü. Bütün Türk tarihinde eşi bulunmaz şekilde, Ermeni, Rum ve Yahudi milletvekillerinden oluşan bir heyet tarafından görevinden alındığı bildirildi Abdülhamid"e...
Ama İttihat Terakki henüz resmen parti 
olamamıştı ve kısa süre için de olsa kumandayla idare edeceği hükümet ararken üç gün önce "garimeşru" ilan ettiği Tevfik Paşa kabinesinin dört bakanı değiştirip kabullenmekten başka çare bulamadı. Üç hafta sonra da beş yıl içinde imparatorluğu yıkıma sürükleyecek kadronun ilk hükümeti geldi...
Sonuç olarak, iktidar oyununun herhalde 
o an için herkesin hesabına denk gelen uygun parçasından öte bir şey değildi 31 Mart...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder