23 Ocak 2013 Çarşamba

Türkiye’de ‘Marksist Lobi’nin Terör Organizyonu-Tuncay Tezel


Türkiye’de kendisine “eski tüfek” süsü vermiş, PKK, DHKP-C, Devrimci Karargah gibi tüm sözde devrimcileri, teröristleri ve terör üreten yapıları destekleyen güçlü bir “Marksist Lobi” var. Bu “Marksist Lobi”, devlet içinde habis bir ur gibi yapılanıp yayılmış, bununla birlikte medya, hukuk, akademik çevreler ve özellikle gençler arasında mühim bir örgütlenmeye gitme fırsatı bulmuştur.
sultangazi_polis_karakolu_onunde_patlama_h23067
Derin Devlet Yapılanmasının “Medya, Yargı ve Sanayici-Sermaye’ Ayakları
Türkiye’deki sol terörist örgütler, alenen polis, asker ve devlet görevlilerini şehit etse de, Türk Basını içinde kendilerini farklı köşelerde gizlemiş bu lobinin elemanları tarafından müthiş bir dezenformasyonla faaliyetlerine yönelik dokunulmazlık zırhı oluşturulmaktadır. Psikolojik her türlü harp metodunu uygulamada mahir bu lobinin derin uçları her türlü yargı mekanizmasını, kendi aleyhlerinde beyanat verenleri, kendi üstlerine gelen kolluk kuvvetlerini de lince tabi tutmaktadır. Medya, yargı ve ‘sanayici-sermaye’ ayakları olmayan derin yapıların bu kadar güçlü olamayacağı da herkesin malumudur.
Avrupa ve Dünyadan Türk Marksist Lobisine Verilen Aleni Destek
“Türk Marksist Lobisi”, Şangay İttifakı, Sosyalist Enternasyonal üyeleri başta olmak üzere Avrupa’nın da derin devletlerine genel olarak hakim olan Marksist derin devletlerce desteklenmekte ve koruyup kollanmaktadır. Fransız komünistleri, İngiliz sosyalistleri, Doğu Almanya’nın Marksist kadroları, Belçikalı, Hollandalı, Norveçli, İsveçli sosyalist derin yapılar PKK, DHKP-C gibi örgütlere, her türlü hareket serbestiyesi, haraç toplama mekanizması, eğitim ve propaganda faaliyetleri, sığınma hakkı ve hatta saklanma hakkını tanımaktadır. Fransa başta hiçbir sol örgüt üyesi terörist Türkiye’ye teslim edilmemektedir.
Hem Avrupa’da hem de Rusya’da komünist yönetim ve rejimleri yıkılmıştır ancak yine hem Avrupa ve hem de Rusya’daki komünistler ve komünist yapılar hala dipdiri ve güçlenmek için daha da gizli-organize bir biçimde ayaktadır.
Marksist Lobinin “Kahpe ve Kalleş Metodu”
Devletimiz içinde 150 yıllık bir tarih boyunca, özellikle de 1971 yılından sonra yapılanmış olan “Türk Marksist Lobisi” hukuki, adaletli, mertçe, dürüstçe ve bilimsel metodlarla mücadele etmek yerine çok sinsi bir organizasyonla kahpeliği ve kalleşliği seçmiş bir sistemdir. ‘Karda yürüyüp izini belli etmeme’ üzerine kurulu bu düzen içindeki tüm elemanları da kahpeliği ve kalleşliği meşru görüp mücadele metodu olarak bunu kullanmaktadırlar.
Milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakar tüm oluşumların aleyhinde faaliyet gösteren bu yapının en büyük düşmanı da ulvi ve manevi değerler olmuştur. Bu sebeple bu değerleri ve bu değerlere sahip kesimleri etkisiz hale getirici her türlü gayrı meşru faaliyet içinde olmuşlardır.
Türkiye’de evrensel hukuk kurallarına aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de aykırı olacak şekilde türlü demagoji ve ajitasyon içeren yalan yanlış propagandalarla suçu, suçluyu örterek, ‘öğrenci, hukukçu, akademisyen ve gazeteciler’ güya “terörist sayılamaz” çığlıkları atanlar işte bu derin ve karanlık lobiye bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektedirler.
Marksist Lobinin PKK’ya Olan Ucu Bucağı Olmayan Desteği
Türkiye, İmralı Süreci ile PKK terör örgütünün yurt dışına çıkmasına, bunu da terör örgütüne taviz vermeden ancak aynı zamanda tüm milletimiz insanlarını eşit hale getirecek bir mantıkla sürdürmektedir. Ancak bu görüşmeler sürerken süreci en çok geren ve çıkmaza sokan ekip de işte yine bu Marksist Lobinin elemanlarıdır. Türkiye’yi PKK’ya silah bıraktırmaktan öte PKK’ya toprak verme, PKK’ya devlet kurdurma, özerklik veya federasyon tuzağıyla bu yolu açmaya gayret edenler de işte bu Marksist Lobinin elemanlarıdır.
Ortadoğu ve Mağrib’in İslami topraklarına, Marksist BAAS rejimleri ve kendi kan dökücü örgüt yapılanmalarını ithal edip İslam Alemini felç eden uluslararası bu organizasyonun Türkiye uzantıları da, PKK’yı kurdurmuş, eğitmiş, yönetmiş ve yönlendirmiştir. Şu anda da PKK terör örgütünün, DHKP-C ve Devrimci Karargaah gibi komünist terör örgütlerinin bitirilmelerine karşı en büyük mukavemeti “Marksist Lobi” göstermektedir.
Derin Devlet Yapılanması Olduğu İddia Edilen Ergenekon Örgütünün Deşifresi de Engellenmektedir
Can Dündar, 1997 yılında televizyonda yayınlanan “40 Dakika” belgeseliyle Ergenekon’un 27 Mayıs, 12 Eylül, 1993 yılı gibi gizli/açık darbelerin arkasında olduğu, bu darbelere zemin hazırladığı, anarşi ortamını oluşturduğu, faili meçhullerle şehitler aldığını açıkça anlatmışken bu oluşumun Marksist Lobisine gelinip çatılması nedeniyle derin bir sessizliği de bürünmüştür. (1) Aynı yıldırma, susturma ve deşifreyi engelleme metodları diğer tüm sol terör örgütlerini korumak için de uygulanmaktadır.
Marksist Lobinin Sinsi Propaganda Gücü Acilen Önlenmelidir
Türkiye’de kendini sol, sosyal demokrat, sosyalist olarak tanımlayan ve iyi niyetli bir çok yazar, akademisyen, öğrencimiz de farkında olmadan Marksist Lobiye hizmet eder hale getirilmektedir. Marksizm tez ve antitezin çatışmasıyla senteze ulaşılması ve tarihin diyalektiğini bu şekilde işlediği savıyla ortaya atılmıştır. Sonuçta Marksizmi savunan insanlar için silahlı veya silahsız devrimcilik yani var olan yapılara karşı antitez ile baş kaldırı, eylem yapma, legal veya illegal her tür örgütlenme, tez olarak görülen devletin tüm kurumlarına saldırı makul görülür. Sol görüşlü kesimin eylemciler yerine polise, devlete ve hükümete faşizmin kaynağı olarak bakıp onları eleştirmesinin altında yatan, bilinen en net gerçek budur.
PKK, DHKP-C gibi polis-asker şehit eden yapıların sol-sosyalist düşünürlerce etkili eleştirilememesi de işte bu Marksist felsefe nedeniyledir.
Marksizm en etkili beyin yıkayıcı felsefi sistemlerden biridir. Faşist, vahşi kapitalist, despot, zalimane, zorba sistemlere karşı halkların kurtuluşu, barışı, eşitliği gibi sloganlarla ortaya çıkan ama kendi zalim ve çatışmacı yapısını gizlemeyi çok iyi başaran Marksist felsefe ilmi olarak eleştirilirse çok rahat fikren yok edilebilir.
Marksizmin de faşizmin de kapitalizmin de ana kaynağı temeli de materyalizmdir. Materyalizm ise 20 ve 21. yüzyıl biliminin ilerleyişiyle tamamen çökmüş, yıkılmıştır. Ülkemizde materyalizmin çöküşünün ilmi delilleri bol görselli olarak anlatılırsa bu batıl felsefenin çöktüğüne herkes çok rahat ikna edilecektir.
Marksizmin güçlü bir şekilde, ilmi, felsefi, bilimsel metodlu yöntemlerle eleştirilmesi Marksist Lobinin taban desteğini yok edeceğinden çöküşüne de vesile olacaktır.

Notlar
(1) Can Dündar’ın “40 Dakika” Belgeseli http://www.youtube.com/watch?v=XCAT6D262W4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder