23 Ocak 2013 Çarşamba

PKK, Tamil Modeliyle Militan Buluyor, Ho Chi Minh Modeliyle Terör Yapıyor-Tuncay Tezel


Polis Akademisi bünyesinde bulunan Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından hazırlanan çok önemli ve değerli bir raporda, son dönemde çocuklara ve okullara yönelik terör faaliyetlerine yönelen PKK/KCK’nın, çocukları kaçırıp silahlı eylemlerde de kullanan Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları’nı model aldığına dikkat çekildi. Çocukların zorla örgüte götürüldükleri örnekler de gözönünde bulundurulduğunda PKK/KCK’nın, Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları’nı model aldığı kaydedildi. (1)
***
Örgüte eleman kazandırmada Sri Lanka modelini uygulayan PKK bakın terör eylemlerinde hangi metodu uyguluyor:
Celal Talabani bakın Hasan Cemal’e PKK’nın felsefesini nasıl anlatıyor:
Celal Talabani, Mesut Barzani gibi yine aynı çağrıyı yaptı PKK’ya:
“Silahlı mücadelenin süresi dolmuştur, artık dağdan iniş zamanıdır. Che’ler, Ho Şi Min’ler çoktan tarih olmuştur.”
Bunu söyledikten sonra Talabani’nin ağzından bir cümle daha çıktı:
“PKK’ya bunu her seferinde söylüyorum ama hâlâ ikna olmuş değiller.”

***
PKK terör eylemlerinde, Sri Lanka/Tamil modelinden çok Vietnam/Hồ Chí Minh modelini kullanarak bir komünist ayaklanma gerçekleştirmekte. Bahoz Erdal bunu teyit ediyor:
Sri Lanka modelini tartışmaya devam etsinler, biz de Vietnam modelinde yoğunlaşıyoruz. Vietnam modeli de değil Kürdistan modelini yaratıyor gerilla güçlerimiz. Süreç içinde Kürdistan’ın Sri Lanka, HPG gerillaların da Tamil Kaplanları olmadığını çok iyi bir biçimde görecekler.”
***
PKK, dünya üzerindeki komünist devrimci ayaklanmaları kendisine örnek alarak Güneydoğu’da silahlı bir kalkışma yapmaktadır. Ho Chi Minh yöntemlerini uyguladıklarını belirten PKK yöneticileri Celal Talabani’nin de deyimiyle bu felsefesinden vaz geçirilememektedir. Marksist, Stalinist ve Maoist yöntemleri miks ederek kullanan ve bu noktada ikna edilemeyen bir PKK, bölge insanını da bu batıl felsefe içinde boğmaya devam edecektir.
Sri Lanka ve Vietnam modellerinin ortak yanı ise ulusalcı sosyalizmi savunup, Maocu veya Leninist/Stalinist gerilla taktikleriyle eylem yapmalarıdır.
***
BDP milletvekili Altan Tan bakın 2007′deki DTP’nin seçim yenilgisini anlatırken örgüt ve partinin “Stalinist” olduğunu nasıl vurgulamıştı:
“Stalincilerden kapak olmadı: Şimdi bugün bölgedeki siyasi yapıyı bir düdüklü tencere gibi düşünmek gerekiyor. Tencerenin kapağı Marksist ve Alevi çizgidedir. Bugün PKK’nın yönetici kadrosunun önemli bir kısmı Pazarcık, Elbistan ve Tunceli kökenlidir. Çoğu Stalinist bir anlayıştan geliyor. Tencerenin kendisi ise Sünni, Şafi ve Nakşibendi’dir. Dolayısıyla bugün tencereyle kapak arasında bir uyum sorunu vardır. 
Düdüklü tencere artık ötüyor: (“Peki 25 yıldır bu tencere bu kapağı nasıl taşıyor?” sorusu üzerine devam ediyor.) Çünkü ateş tencerenin altındadır. Tencere yanıyor. Bütün köy boşaltmalar, bütün işkenceler, bütün ölümler bizim başımızdaydı. Yani tencere ateşin üzerinde, kapak da tencerenin üzerindeydi. Ama artık düdüklü tencere ötüyor. Ses çıkarıyor. Artık bu kapağı başımdan alın diyor.”
Altan Tan, Milli Görüş’ün asıl oy deposunun Güneydoğu olduğunu söylüyor ve “AKP zaten mevcut bir zeminden oy almıştır” diyor. Tan’a göre halk AKP ile DTP arasındaki kesin kararını 1.5 yıl sonra verecek Ahmet Tan, DTP’li milletvekilleriyle ilgili de bir tespit yapıyor: “Aslında DTP’nin tabanı AKP gibi, kadroları CHP gibi. DTP’liler vekili oldukları kitleye benzemiyorlar.”
***
PKK, Ho Chi Minh yöntemlerini kullanıyor. Bu modelin, Vietnam’da ABD gibi üstün teknolojik imkanlara sahip güçlü ordulara karşı, felsefi/coğrafi/bölgesel şartlar da uygun olduğunda çok etkili olduğu ispatlanmıştır. ABD milyonlarca ton bomba atmasına, 1 milyon kişiyi öldürmesine rağmen Vietnam’da komünist gerillalara karşı üstünlük sağlayamamıştır. Çünkü Ho Chi Minh ve yapılanması bölge halkına ABD’den daha yakın olmuş, felsefesini halka kabul ettirmiştir. Amerika bu komünist felsefeye karşı propaganda yapmayarak halkı ikna edememiş, komünistlere yardım edilmesini önleyememiştir.
Obit Faas
Komünist silahlı ayaklanmalar karşısında başarı kazanmanın tek yolu felsefi-fikri üstünlük sağlanmasıdır. Devletimiz bizde de eğer fikren bölge halkını ikna edemez, felsefece PKK’nın felsefesini yıkamazsa bölgesel terörü bitirmek mümkün olmayacaktır.
Sri Lanka ve Tamil Gerillaları Arasındaki Mücadele
Sri Lanka ile bizim benzerliğimiz de 2001 yılında Tamil’lerin bağımsızlık yerine özerklik istemesi ve Norveç’te görüşmelere başlanması.. Bir diğer benzerlik ise İngiltere’nin bu ülke üzerindeki etkisidir. İngiltere 19. yüzyıl sonlarından beri, eski başbakanları Gladstone ile Osmanlı’yı parçalama stratejisi geliştirip bunu hayata geçirmiş, 1. Dünya Savaşından sonra da hem Anadolu hem de Ortadoğu’da Osmanlı aleyhinde tüm fitnelerin planlayıcılarından olmuştur.
1798′de İngiliz sömürgesi olan Seylan, 1948′de bağımsız oluncaya kadar İngiliz yönetiminde kaldı. Seylan 1972′de Sri Lanka adını aldı ve adada cumhuriyet yönetimi kuruldu. İngiltere’nin “derin” etkisi ise hiçbir zaman ülke üzerinden eksik olmadı.
Tamil Kaplanları’yla başlayan içsavaş ve törer hadiselerinde ise şu ana kadar 60 bin kişinin üzerinde insan hayatını kaybetti. Tamil silahlarını Rusya, Çin, Kuzey Kore’den tedarik ederken 2004 yılından itibaren Fransa, Avustralya ve Ukrayna’dan tedarik ettiği hafif hava vasıtaları ve İngiltere’de yetiştirdiği pilotlarla çeşitli hedeflere havadan saldırı düzenlemiştir.
“Böl parçala yönet” özellikle İngiliz derin devletinin dünyaya kazandırdığı en sinsi siyaset ve politikalardan biridir. Bölme ve parçalamada en klasik sistem ise kardeşin kardeşe kırdırıldığı farklı felsefelerin ihracı, mezhep ve etnik çatışmaların kışkırtılmasıdır. İngiltere ve Avrupa bu konularda çok mahirdir ancak bu fitnenin önlenebilmesi için, manevi ve ulvi değerlerimize tam sahip çıkarak birlik olmamız ve kendi harsımızla birleşme ülküsü olan bir toplum haline gelmemizdir. İslam ülkeleriyle kurulacak Avrupa Birliği modelindeki bir “Ortadoğu ve Asya Birliği” hem Kürtlerin, hem Arapların hem Anadolu insanının, hem İran’ın da menfaatine olacak, bu inanç birliği 21. yüzyılın parlayan yıldızı olaup iç çekişmeler ve savaşlar da sona erecektir.


(1) 2010-2012 yılları arasında 15 ilde anket, görüşme, mülakat yöntemleriyle yapılan bu önemli çalışma örgüte katılım sebeplerini ve örgüt üyelerinin profillerini ortaya koyuyor. Umarız UTSAM’ın PKK’nın fikri yapısına yönelik bu faaliyetleri devlet kademeleri tarafından önemle kaale alınır ve yeni stratejiler örgütün bu terör yaptırtan fikri yapısını çökertmeye yönelik olmak üzere planlanıp uygulamaya konulur. Çalışma başkanı ve değerli emeklerini, bilgilerini sunan Sayın Süleyman Özeren ve diğer tüm akademik ekibe de teşekkürlerimi sunarım. (@docsozeren)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder