28 Aralık 2012 Cuma

Atatürk, İnönü, Karabekir -Taha Akyol


MİLLİ Mücadele tarihinde “ilk beşler” Anadolu’ya geçiş sırasıyla Cebesoy, Karabekir, Bandırma vapurunda Mustafa Kemal’le Refet Bele, kara yoluyla da Rauf Orbay’dır.
İsmet ve Fevzi paşalar epey sonra Anadolu’ya geleceklerdir.
Karabekir’in Milli Mücadele yıllarındaki unvanı “Şark fatihi”dir!
Nutuk‘ta Atatürk, İnönü ve Çakmak’tan takdirle bahseder. “İlk Beşler”in dördünün büyük hizmetlerinden bahsetmez; hatta zaferden sonraki dönem için onları “en hain dimağlar” gibi ağır sözlerle suçlar.
Zira Nutuk 1927 tarihlidir, o zaman Atatürk, muhalif parti kurdular diye Karabekir, Orbay, Cebesoy ve Bele’ye çok kızıyordu.
Peki, Nutuk 1927’de değil de 1937’de okunsaydı?!
Bu öfke olmazdı, çoğuyla barışmıştı zaten.
Fakat 1937’de İnönü ile arası açılmaktadır; Kılıç Ali anılarında Atatürk’ün İnönü hakkındaki ağır sözlerini anlatır.
1938 İnönü için çok sıkıntılı bir yıldır... Şu cümle İnönü’ye aittir:
“Lozan gününde kimseye bir kelime yazdırtmadılar!”
Evet, Nutuk 1937’de okunsaydı mutlaka çok farklı olurdu.

Günlük not defterleri

İnönü’nün Defterler‘i ile Karabekir’in Günlükler‘ini Yapı Kredi Yayınları ikişer cilt halinde yayımladı.
Çok ilginçtir: İnönü’nün Defterler‘inden 1938 yılına ait olanı “bulunamamış”tır.
Fakat İnönü 1939 yılına ait Defter‘inin ilk sayfalarında, 1937’nin sonbaharında Atatürk’le aralarının niye ve nasıl açıldığını yazarak tarihe kendi açısından not bırakma gereğini duymuştur.
Karabekir’in Günlükler‘inin ise 1932-1937 yıllarına ait olanları yoktur!
1933’te Karabekir’in evi basılarak belgeleri toplanmış, yazdığı kitap da yakılmıştı! Yıllarca sıkı polis takibi altında yaşayacaktı.
Ele geçer diye çekindiği için o yıllarda notlarını yazmadığını sanıyorum...
Fakat kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu bir ihtimalden daha bahsediyor: Karabekir o yıllarda da Günlükler‘ini yazmış ama köşkün bir yerine, belki duvarlarından birinin içine saklamış olabilir.
Bilmem ki bunu araştıracak teknik cihazlar var mı zamanımızda?
Karabekir’in 1938 yılına ait Günlükler‘i çok kısadır, Atatürk’ün hastalığına, dış politikaya ve birkaç insani konuya dairdir.

Zihin açıklığı

İsmet ve Kâzım gençlik yıllarından beri çok iyi dostturlar. Birbirlerinin anı defterlerine dostluk satırları yazmışlardır.
1926’da, Atatürk’e ısrar ederek Karabekir’i ‘siyasi idam’dan kurtaran İnönü’dür; onu polis takibinden kurtarıp Meclis Reisi yapan da İnönü’dür.
Devrim tarihinde İnönü’nün böyle bir ‘itidal’ rolü vardır. İnönü olmasaydı bazı şeyler daha sert ve daha ıstıraplı yaşanırdı.
Fakat hepsinin bir fikir birliği vardı: Lider, sadece Mustafa Kemal’dir.
İnönü görüşerek Gazi’nin mutlak otoritesini bazen frenlemiştir. Karabekir ise liberal bir muhalefet partisi kurarak demokratik bir sınır koymaya çalışmıştı.
Milli Kurtuluş ve inkılap tarihlerinde olur böyle şeyler; bunları öğrenmek bugüne bakışımızda da zihin açıcı olur.
Yanlış olan, tek gözlü ve tasfiyeci bakışlardır.
Murat Yetkin dünkü Radikal‘de Org. Başbuğ’un, Karabekir’i anma geleneğini başlatmasında “iade-i itibardan öte” bir anlam olduğunu, artık Milli Mücadele’ye “Tek Parti tarihi”nin bir parçası gibi bakılmayacağını yazıyordu. Çok önemli...
Tarih açıldıkça zihinlerimiz de açılım yapıyor, özetle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder