Peygamberimiz aleyhine çekilen film tartışma ve öfke yarattı. Müslümanlar'ın Hz. İsa'yı peygamber olarak görüp saygı göstermelerine rağmen Hristiyanlar tarih boyunca Hz. Muhammed'e her fırsatta hakaret ettiler. Hz. Muhammed'i peygamber olarak kabul etmelerini kimse beklemiyor ancak yüz milyonlarca insanın inandığı ve bağlı olduğu Peygamberimiz'e saygı beklemek en doğal hakkımız. Ancak karşımızdaki saygısızlık yapıyor diye de saldırganlaşıp provokasyona gelmeyip siyasi ve ekonomik yolları kullanmak gerekiyor.
Aynı senaryoyu çok gördük
19. yüzyılda İngiltere, İtalya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde sık sık Müslümanlar'ın dini ve milli konularına hakaret içeren tiyatro ve operalar sergilendi veya sergilenmek istendi. 19. yüzyılın son çeyreğinde tahtta bulunan İkinci Abdülhamid'in en çok üzerinde durduğu konulardan biri de bu tür oyun ve operaların sahnelenmemesiydi. Osmanlı tarihçiliğinin çalışkan araştırmacılarından Ahmet Uçar, Çamlıca yayınlarından çıkan "Sultan, Güç ve Hassasiyet" isimli kitabında belgelere dayalı olarak Osmanlı'nın son demlerinde bile bir dünya gücü olarak dönemin süper devletlerine müdahale edip, birçok piyes ve operayı yasaklattığını anlatır.
İslamiyet'e hakaret et, meşhur ol
Tarih boyunca Avrupa'da İslamiyet'e ve Peygamberimiz'e saldırmak meşhur bir yazar olmak için ilk adımdı. Fransız yazar Henri de Bornier (1825-1901), Fransız Bilimler Akademisi'ne üye olmak istiyordu. Daha önce yazdığı "Roland'ın Kızı" isimli oyunda İslam düşmanlığı yapmış ama fazla ses getirememişti. Bornier, 1888'de "Muhammed" isimli Peygamberimiz'e hakaret eden oyununu yazmayı bitirdi ve Fransa'nın meşhur tiyatrolarından Comedie Français ile sahneye konması için anlaştı. Oyunun kostüm ve dekorları hazırlanıp, provalar yapılırken piyesin Peygamberimiz'e karşı hakaret içerdiği gazetelerde haber oldu.
Henri de Bornier oyununda önce Peygamberimiz'i övüp, daha sonra hakaret ediyordu. Hz. Muhammed'in evlilik hayatı ve eşleri hakkında çok çirkin hikâyeler uydurup, Hz. Hatice'ye dil uzatan yazar, piyesin sonunda Hz. Muhammed'i Hz. İsa'ya sığınmış ve ona tâbi olmuş olarak gösteriyordu.
Sultan Abdülhamid, Avrupa basınından durumu öğrenince oyunun engellenmesi için diplomatik faaliyete geçilmesini emretti. Osmanlı Hariciye Nazırı, yani Dışişleri Bakanı Said Paşa, 7 Ağustos 1888'de Paris Elçisi Esad Paşa'ya telgraf çekerek harekete geçmesini istedi. Esad Paşa, telgrafı alır almaz Fransız Dışişleri Bakanlığı nezdinde harekete geçti ancak durum başlangıçta hiç de iç açıcı değildi. Fransa Dışişleri Bakanı, konunun Eğitim Bakanlığı'nı ilgilendirdiğini, bakanla konuşacağını ancak oyunun yasaklanmasının mümkün olabileceğini sanmadığını söylemişti. Fakat Sultan Abdülhamid ısrarla oyunun yasaklanmasını istiyordu. Osmanlı yönetimi, Fransa'nın İstanbul'daki elçisi Kont Montebella'yı da defalarca çağırıp, oyunun sahnelenmesinin engellenmesi için faaliyete geçmesini istedi.
Fransa hükümeti, Osmanlı yönetiminin ısrarlı talepleri üzerine Bornier'e baskı yapınca, yazar eserde bazı değişiklikler yapmayı kabul etti. Fransız yönetimi de gerekli düzeltme yapılana kadar eserin bir yıl daha sahnelenmeyeceğini taahhüt etti. Osmanlılar'ın Paris ve Fransızlar'ın İstanbul elçilerinin teşebbüsleriyle oyunun sahnelenmesi 1890'a kadar engellendi. Bornier'in oyununun 1890'da tekrar sahnelenme girişimi, Osmanlı yönetiminin baskısı sonucu yine engellendi ve oyun bütün Fransa'da yasaklandı. İkinci Abdülhamid, gösterilen hassasiyetten dolayı Fransa Cumhurbaşkanı'na bir nişan gönderdi.
İngiltere, İtalya ve ABD'de sahnelenemedi
Henri de Bornier, Fransa'da yasaklatılınca oyununu İngiltere'de sahneletmek için harekete geçti. Ancak Osmanlı yönetimi yaptığı diplomatik teşebbüslerle oyunun İngiltere'de de sahnelenmesini engelledi. Ardından oyunun İtalya'da oynanması gündeme gelince Osmanlı yönetimi tekrar devreye girdi ve orada da oynanamadı. Yazar ve organizatörler oyunu Avrupa'da sahneleyemeyince ABD'de oynatmak için teşebbüs ettiler. Osmanlı yönetiminin burada da devreye girmesiyle Başkan Cheveland oyunu sahnelerden kaldırttı.
Dünya Müslümanları Osmanlı'ya minnettar
Oyunun Fransa'da yasaklanması bütün dünya Müslümanları arasında sevinç gösterilerine sahne oldu. İngiltere'de Hintli ve İngiliz Müslümanlar'ın kurduğu Liverpool İslam Cemiyeti ikinci başkanı Rafiüddin Ahmed, 1890'da İkinci Abdülhamid'e gönderdiği mektubunda, "Oyunun yasaklanması sebebiyle halifeye şükranlarını arz etti."
Hindistan Müslümanları ise durumdan çoktan haberdar olarak, Osmanlı'ya minnettar oldular. Oyunun yasaklanması üzerine başta Bombay ve Kalküta olmak üzere Hindistan'ın her tarafında sevinç gösterileri yapıldı, hatta mevlid-i şerifler okutuldu.
Kalküta Müslümanları Edebiyat Cemiyeti Genel Sekreteri Abdüllatif Bahadır Han, Londra'da yayınlanan bir dergiye 13 Mayıs 1890'da "Müslümanların İncinmesi Önlendi" başlıklı uzunca bir mektup göndererek, Peygamberimiz'e hakaret eden piyesin yasaklanması karşısında Hindistan Müslümanları'nın memnuniyet ve teşekkürlerini bildirmişti. Mektup, daha sonra İngiliz "The Overland Mail" gazetesinde de yayınlandı.
Endonezya'da sevinç gösterileri
Peygamberimiz aleyhine olan oyunun yasaklanması Hollanda sömürgesi olan Endonezyalı Müslümanlar arasında da sevinçle karşılanmıştı. Batavya Şehbenderi (Konsolosu) Ahmed Rıfkı, l0 Ocak 1891'de Osmanlı Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği mektupta bölge Müslümanlarının memnuniyetini aktarmıştı.
Fransız elçisinden Sultan'a müjde
Fransız Elçisi Kont Mobella, Peygamberimiz aleyhine oyun yasaklanınca durumu Dışişleri Bakanlığımıza "Hükümetimin, hünkâr hazretlerinin şahsen rica ettikleri isteklerini yerine getirmek için aldığı bu kararla Osmanlı İmparatorluğu ile en dostane münasebetleri devam ettirmek arzusunu beslediğini, sultan hazretlerinin takdir buyuracaklarından eminim" şeklinde bildirmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder