3 Eylül 2012 Pazartesi

“Darwin’e biat etmeyen” TUBİTAK bilimsel olamazmış! - Yiğit Bulut

Geçtiğimiz günlerde sizler de mutlaka gördünüz, yürüyen bir davada TUBİTAK’ın verdiği raporu çürütmek isteyen “darbe teşebbüsü suçuyla” yargılanan bir sanık bu açıklamayı yaptı ! İddia çok ilginç; “evrimin varlığını kabul etmeyen bir TUBİTAK’ın verdiği rapor bilimsel olamazmış”! Bu nasıl bir kafa, nasıl bir mantık ! Bilimsel olmak için dünyanın kandırılıp içine doldurulmaya çalışıldığı “rastgele varoluş-evrim kutusuna sorgusuz, sualsiz biat etmek gerekiyormuş !
“Random existence-evrim”; toplumları bozmak, “çocukları küçük yaşlarda yoldan çıkarmak ve toplumun üst benliğini ortadan kaldırıp, inançsız, referanssız, yolunu kaybetmiş nesiller” yetiştirmek için yüzyıllardır uygulanan yöntemin adı ! “Evrim-rastgele varoluş” masalını “kurduğu dünyanın” merkezi yapan “insan” için her şey “rastgele” ve bu “anlamsız kaos” içinde inancın, saygının, sevginin ve “ideal olanın” anlamı yok !
Sevgili  dostlarım, “evrimin” merkez aldığı canlı hücre yapısını bırakın bir kenara “sadece bir atom” alalım, birlikte içine bakalım ve “rastlantı sonucu milyon yıllar sonucu oluştu” denilen “elektron” yapısını inceleyelim... Bir atom içinde en çok dikkat çeken nokta, çekirdeği elektrik yükünden oluşan bir zırh gibi kuşatan elektronların atomun içinde en ufak bir kazaya yol açmamaları! Olsa ne olur? Felaket olur! Madde olmaz! Biz olmayız! AMA olmuyor ! Felaket sınırında “dolaşan” matematiksel olarak “olması ihtimali” yüksek olan böyle bir kaza asla gerçekleşmiyor ! Matematiksel olarak “mümkün” ama olmuyor, tüm işleyiş mükemmel bir düzen ve kusursuz bir sistem içinde devam ediyor. Çekirdeğin çevresinde saniyede 1.000 km. gibi akıl almaz bir hızla hiç durmadan dönen elektronlar, birbirleriyle bir kez bile çarpışmıyorlar ! Birbirlerinden herhangi bir farkları bulunmayan bu elektronların farklı farklı yörüngelerde bulunmaları, son derece şaşırtıcı! Şimdi düşünün; atomdan, hücreden, atomların, hücrelerin “birleşmesinden” vazgeçtim, elektronlar “dahi” mükemmel bir “uyum içinde” ve bu uyum “varoluştan” bugüne devam ediyor ! Şimdi soralım; bu “uyumu, ilahi ahengi ve varoluş gerçeğini” bizden daha iyi bilen TUBİTAK’ı oluşturan bilim adamları mı “rastgele varoluş-evrim” saçmalığına biat edecekler !
Bu noktada başka bir örnek verelim. Yine hücreden, evrimden vazgeçtim. Yerde duran bir tahta parçası var. Üstünde bir tezgah var, usta matkapla “çalışıyor”! Şimdi soralım; matkabın çalışır halde yere düşüp “tahtayı” delme ihtimali ne? İstatistikler her ay o atölyede 3 kaza olduğunu ve yaklaşık her 10 çalışma gününde 1 “rastgele” delik açıldığını gösteriyor. Şimdi bir soru daha soralım; aynı deliğin yanına bir “menteşe” çakılması ihtimali ne? Yine istatistikler o atölyede son 3 yıl içinde sadece bir yani 1.000 günde 1 kez aynı yerde duran artık bir parçaya düşen bir “menteşenin” üstünden geçilmesi sonrası “son derece bozuk” bir şekilde takıldığını gösteriyor. Bu iki verinin anlamı; bir delik ve yanına bir menteşe takılması ihtimali 10 binde 1! Lütfen dikkat daha “pencere” falan yapmadık! Tahtayı kesmedik, deliklerini delmedik, menteşe takmadık!
Sevgili dostlar, bu “gerçekler” ve bu “veriler” eşliğinde bir daha soralım; bir tahtanın bir “pencere” olma ihtimalinin “olmadığı” bir “gerçeklik” içinde gerçek tek hücrenin “bir yaratıcının müdahalesi” olmadan bugün gördüğümüz “mükemmel bizi” ortaya çıkarma ihtimali sizce kaç? Yorulmayın ben söyleyeyim; matematiksel olarak böyle bir “ihtimal” yok! Bu gerçeğe “dünyanın oluşumu”, “yer çekimi” gibi kanunların da oluşumunu ekleyin! Tekrar ediyorum; böyle bir “ihtimal” matematiksel olarak “ifade edilemez”! Bu noktada tekrar soralım; “bir yapanı olmadan bir tahta pencerenin bile ortaya çıkamayacağını matematiksel olarak bizden” çok daha iyi ortaya koyabilen bilim insanları mı “evrim masalını” bilimsel veri Kabul edecekler?
Sonuç : Bırakın bütün diğer disiplinleri matematik” ilminin “m” harfini bilen biri “rastgele varoluş ve sonrası evrim sonucu bugüne geliş” gibi bir “saçmalığın varlığını” asla düşünmez, aklından bile geçirmez !
Son söz : Yukarıda anlattığım çok “basit” veriler ışığında soruyorum; “sizce rastgele ortaya çıkış ve sonrası evrim” sonucu “bu hale gelmemiz” mümkün mü! “Mümkün” diyorsanız, bence her şeyi baştan sorgulayın !
Not : Yaratanın kurduğu mükemmel sistem içinde tekamül yani bizim anladığımız anlamıyla “evrim “süreklidir”, her yerdedir. “YARATAN’ın bize verdiği imkanlar içinde iyiye ve güzele doğru “evrim-tekamül” maddi-manevi anlamda devam eder. Bir sistemi kurarsınız, bileşenlerini “tasarlarsınız” sonrasında sistemin işleyişi sırasında karşılıklı etkileşim ile “yeni sonuçlar” ortaya çıkabilir. Bu da “evrimdir” ama bunu görmek “YARATICI’yı inkar etmeyi gerektirmez ! Mükemmel yaratılan doğanın mükemmel uyumunu fark edenler Darwin sapkınlığını ortaya koyarak, sistemin mükemmelliğini insanlığa karşı kullanacakları bu “tezi” geliştirip insanlığa en büyük zararı vermeyi denediler ve gerekli cevabı bugüne kadar aldılar, almaya da devam edecekler !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder