17 Şubat 2012 Cuma

Serap ülke: Birleşik Arap Emirlikleri- Taha Kılınç

Büyük Britanya'nın İşçi Partili Başbakanı Harold Wilson, 1968 yılının Ocak ayında yaptığı açıklamada "İngiliz askerlerinin Süveyş Kanalı'nın doğusundan tamamen çekileceğini" söylüyordu. 

İngiltere, Asya'daki sömürgelerini 'sömürgelikten çıkarmak yoluyla kendisine bağlama' yöntemini daha evvel kullanmış, bu sayede dünyanın uzak bölgelerindeki birçok ülkeden olabilecek en az kayıpla ayrılmayı başarmıştı. Ayrılırken hem ekonomik bağlantıların kurulmasını ihmal etmemiş, hem de uzun sömürge yıllarının ardından 'bağımsızlık bahşeden şefkatli süper güç' sıfatını da kazanmayı bilmişti.

Şimdi aynı yöntem, Basra Körfezi'ndeki emirlik ve şeyhlikler için denenecekti. Başbakan Wilson'ın 'Süveyş Kanalı'nın doğusu' derken kastettiği yer de burasıydı.

25-27 Şubat 1968 tarihinde, Basra Körfezi'ndeki yerel yönetimler, İngiltere'nin yönlendirmesi ve cesaretlendirmesiyle bir federasyon oluşturmak üzere toplandılar. Bahreyn, Katar, Abu Dabi, Dubai, Acman, Fuceyre, Ra'su'l-Hayme, Şârika ve Ummu'l-Kayveyn'in yöneticileri Dubai'de düzenlenen toplantıda hazır bulundular. Uzun müzakereler sonucu, 17 maddeden oluşan 'geçici anayasa' ortaya çıktı. 

Geçici anayasaya göre, emirlikler kendi aralarında bir federasyon oluşturacaklar, sınırlarını birleştirecekler, sahil boyunca uzanan tek bir ülke konumuna geleceklerdi. Federasyonun üst yönetimi, her bir emirliğin şeyhinin üye olduğu dokuz kişilik bir konseyin elinde bulunacak, bu konseyin atadığı bir alt kurul da yürütme yetkisini elinde bulunduracaktı.

Bütün gelişmeler oldukça ümit vericiydi. Çok hızlı yol alınmıştı. Dokuz emirlik artık tek bir çatı altında buluşacak, bölgenin refahı ve halklarının mutluluğu için işbirliği yapacaktı.

Ancak kısa bir süre sonra bu pembe tablo yerini pratik bazı problemlere bıraktı. Üç günlük ilk toplantının akabinde düzenlenen ve ayrıntıların konuşulduğu diğer toplantılarda emirlikler arasındaki görüş ayrılıkları iyice belirgin hale geldi. Federasyona kimin liderlik edeceği, başkentin neresi olacağı, bütçeden kimin neye göre ve ne kadar pay alacağı, alınacak kararlarda kimin ne ölçüde söz hakkının bulunacağı gibi temel konularda anlaşma sağlanamadı.

Bütün emirliklerin toplam nüfusunun yarısına sahip olan Bahreyn, haklı olarak, lider konumda olmak istiyordu. Tartışmalar devam ederken Abu Dabi emirliği İngilizlerin hakemliğine başvurmak isteyince, Bahreyn federasyona katılmayı reddetti ve 15 Ağustos 1971'de bağımsızlığını ilân etti. Nüfusunun çoğunluğu Şiilerden oluşan bu takımada ülkesini komşu ülke Katar takip etti. Böylece her iki ülke, federasyon çalışmalarına katılmayarak, Körfez'in diğer emirliklerini yalnız bırakmış oldular. Geri kalan yedi emirlikten altısı, 18 Temmuz 1971'de Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturduklarını açıkladılar. Diğer emirlik, Ra'su'l-Hayme de 1972 yılı Şubat ayında federasyona dahil oldu. 

Birleşik Arap Emirlikleri, günümüzde hâlen bu yedi emirliğin federasyonu şeklinde varlığını sürdürüyor. Emirlikler'in başkenti olan Abu Dabi'nin şeyhi ülkenin lideri konumunda; en büyük şehri Dubai'nin emiri ise ülkenin başbakanı.

Ülke nüfusunun yüzde 85'e yakını yabancılardan oluşuyor. Özellikle Asya'dan çalışmak (kölelik de diyebilirsiniz) için gelenler bu oranın neredeyse tamamını teşkil ederken, Emirlik halkı kendi ülkelerinde azınlık halinde yaşıyor. 

Birleşik Arap Emirlikleri, dünyanın dört bir yanından insanların maddî nedenlerle akın ettikleri, geçici bir süre konaklayıp sonra yine yola koyuldukları bir üs konumunda. Özellikle Dubai finans ve ekonomi merkezi olarak dünyanın en önemli para transit noktalarından biri olarak gösteriliyor. Hatta zaman zaman Amerika ve Avrupa basınında el-Kaide vb. Örgütlerin Dubai üzerinden para transferi sağladığı şeklinde haberler yer alıyor. 

1960'ların başında petrolün bulunmasıyla birlikte talihi dönen bölgede, Birleşik Arap Emirlikleri komşularına pek benzemeyen bir görünüm arz ediyor: 

Ne Körfez'in dibindeki Kuveyt gibi köklü geleneklere sahip; 

Ne Bahreyn gibi mezhep savaşlarının gölgesi altında; 

Ne Katar gibi kalıcı işler yapmaya talip; 

Ne Suudi Arabistan gibi ideolojik kaygılarla hareket eden;

Ne de Umman gibi kendine has özellikleri bulunan... 

Birleşik Arap Emirlikleri, 'modern hayat'ın abartılı tezahürleri hariç bölgedeki diğer ülkelerle yarışamayacak kadar silik, renksiz, hareketsiz, özelliksiz bir ülke. Bu yönüyle şanslı, çünkü komşularının yüzleşmek zorunda olduğu çeşitli gerilimlerden ve iç problemlerden oldukça uzak. Ancak bu şansı yüzünden de bölgenin siyasetinde ve gidişatında herhangi bir ağırlığı bulunmayan, bir tür 'fason' ülke görünümünde... 

Tıpkı uçsuz-bucaksız çöllerde seyahat eden Arapların çok iyi tanıdıkları, görenleri büyüleyen ama aslında var olmayan seraplar gibi... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder