14 Nisan 2013 Pazar

Gıda devlerinin büyük oyunu-Uğur Koçbaş


New York Times’ın Pulitzer ödüllü muhabiri Michael Moss, dev gıda firmalarının ‘cazibenin 3 anahtarı’ dedikleri şeker, yağ ve tuzu kullanarak sağlığımızla oynadığını yazdı. Obezite ve kalp krizi gibi tehditlere rağmen para hırsıyla hareket eden firmaların tüm sırları açığa çıktı

1999 yılında ABD’nin Minneapolis kentindeki Pillsbury şirketinin merkezinde yıllık ciro toplamları 280 milyar dolara ulaşan 11 dev gıda firmasının CEO’ları bir araya geldi. Kimler yoktu ki... Nestle, Kraft, Procter & Gamble, Coca Cola, Cargill’in en üst düzey isimleri... Bu rakip 11 adamı 31’inci kattaki gizli toplantıda bir araya getiren sebep ise o dönemde yeni ortaya çıkmaya başlayan ‘obezite’ tehlikesiydi.
Kraft’ın başkan yardımcısı Powerpoint sunumunu perdeye yansıttı. Rakamlar vahimdi. ABD nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının aşırı kilolu olduğu, yüzde 25’inin ‘obez’ olarak nitelendiği, aşırı kilolu çocukların oranının 1980’den sonra 2 kat arttığı belirtiliyordu.
Harvard Üniversitesi, Amerikan Salgın Hastalıkları Önleme Merkezi, Amerikan Kalp Hastalıkları Birliği, Kanser Topluluğu gibi prestijli kurumlar obezite salgınından gıda firmalarını sorumlu tutuyordu. Yale Üniversitesi’nden Prof Kelly Brownell, ‘Sigara şirketlerinin önceki yıllarda çocukları sigaraya alıştırmak için yaptıklarını şimdi gıda firmaları yapıyor’ diyordu.
Obezitenin azmasından sorumlu tutulan gıda firmalarının sigara şirketleri gibi yüzmilyonlarca dolar tazminat ödeyebilecekleri öngörülüyordu. Kraft yöneticisi, ‘Sigara firmalarına tazminat davaları açan avukatların şimdi de gıda firmalarını obezite ile vurmak için hazırlanıyor’ dedi. Obezite krizinde kendilerinin de çözümün parçası olmaları gerektiğini söyledi. Ancak bu gizli toplantı uzlaşma sağlanmadan bitti.
Moss’un büyük gıda firmalarından ya direkt ya da ‘itirafçı’ eski çalışanlardan edindiği bilgilerle yazdığı kitaba göre gıda firmaları çok bariz bir tezle hareket ediyor ve bunu da paraya çevirmeyi başarıyor: Hiçbirimiz besin değerine bakarak alışveriş yapmıyoruz. Bizim için önemli olan ağzımızdaki tat. Tat duyusu söz konusu olduğunda da insanoğlunun en hassas olduğu temel maddelerden başlıcası: Şeker...
Gıda devlerinin laboratuvarlarında birçok araştırma yapılıyor. En çok araştırılansa şeker... Beyin MR’ları şekerin beyinde kokaine benzer etki yarattığını gösteriyor. Dilimizdeki 10 binden fazla tat alma dokusu şeker için tam anlamıyla çıldırıyor. ‘Ben çayımı kahvemi şekersiz içiyorum’demeyin. Gıda firmaları her gün size fark ettirmeden ortalama 22 çay kaşığı şeker tükettiriyor. Şeker için her insanda yaşa göre bir ‘keyif noktası’ var. Her ürün için bu ‘Keyif Noktası’nı bulmak ise Harvard Üniversitesi’nde Matematikçi olan Howard Moskowitz’e düşüyor. Gıda devleri yeni bir ürünü satışa çıkarmadan önce onun kapısını çalıyor.
Şubat ayında ABD’de piyasaya çıkan kitap tam 50 gündür dünyanın en büyük sanal kitap mağazası Amazon’un en çok satanlar listesinde. ABD’de referans kabul edilen ‘New York Times en çok satanlar listesi’nde de 1 numaraya çıktı. (Uğur Koçbaş/Vatan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder