16 Mart 2013 Cumartesi

213 yıl önce ABD ile bayraklarımız benziyor demiştik-Erhan Afyoncu


ABD ile 213 yıl önce tanışmış, ilk resmi ilişkilerimiz de 1830'da başlamıştı.
Türk tarihçiliğinin en önemli isimlerinden rahmetli Akdes Nimet Kurat, "Türk-Amerikan Münasebetleri'ne Kısa Bir Bakış (1800-1959)" isimli kitabında anlatır

ABD ile ilk temaslar

Amerika 18. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki vilayetleriyle temas kurdu. Rahatça ticaret yapmak için bir haraç vermeye de mecbur oldu.

İlk Amerika gemisi 1797'de İzmir'e geldi. Amerika'nın Londra elçisi Rufus King, Londra'daki Osmanlı elçisi Yusuf Agâh Efendi ile temasa geçerek iki ülke arasındaki resmi münasebetleri başlattı. Bu temas sonucunda ABD'nin Lizbon elçisi William Smith 1797'de İstanbul elçisi olarak tayin edildi, ancak elçi İstanbul'a gelemediği için resmî ilişki kurulamadı. 1800'de "George Washington" gemisi Cezayir Dayısı Mustafa Paşa'ya yıllık vergisini getirince, dayı geminin padişaha hediyeler götürmek için İstanbul'a gitmesini istedi. Kaptan gönüllü olmasa da Cezayir Dayısı'nın zorlamasıyla padişaha gidecek aslan, kaplan gibi hediyeler ve Cezayir temsilcilerini alarak yola çıktı. İstanbul'a gelerek Yedikule açıklarında demir atan gemiye hisar muhafızı tarafından kuzu ve çiçek gönderildi. Kuzu barışı, çiçek ise hoş geldiniz mesajını ihtiva ediyordu.

Bayraklarımız benziyor

1800'de İstanbul'a gelen ABD gemisini gören hükümdar Üçüncü Selim'in "Bu memleketin (ABD) bayrağındaki yıldızlar, Amerika kanunları, dini ve müesseseleri ile Türkler'inki arasında yakınlık olduğunu göstermektedir. Zira Türkiye'nin bayrağında da gökyüzü cisimleri (ay ve yıldız) bulunmaktadır" dediği rivayet edilir.

ABD gemisine herkes ilgi gösterdi. Kaptanıderya Küçük Hüseyin Paşa, Amerikan gemisini himayesi altına aldı ve İstanbul'da kolaylıklar temin etti. Geminin güzelliği ve askerlerinin disiplini hayranlık uyandırmıştı. Kaptanıderya Küçük Hüseyin Paşa, Kaptan William Bainbridge'ye iki ülke arasında resmi ilişkilerin kurulmasının lüzumunu anlattı ama ABD'li kaptan yetkisi olmadığını söyleyerek teklifi reddetti. İstanbul'da 52 gün kalan ABD gemisi 1800 Aralık'ında şehirden ayrıldı. Amerikalı kaptanın mecburî İstanbul seyahati bir netice vermese de iki devlet arasındaki ilk temastı.

1802'de Pennsylvanialı William Stewart İzmir'e konsolos tayin edilmek istendi ama iki devlet arasında resmi bir ilişki olmadığı için Osmanlı yönetimi kabul etmedi. 1811'de "Woodman and Offley" şirketinin İzmir'e gönderdiği Pennsylvanialı David Offley Amerika lehine gelişmeler elde edince ABD tarafından konsolos tayin edildi ama Osmanlı yönetimi tarafından resmen tanınmadı. Osmanlı yönetimi, konsolosu ancak 1823'te resmen tanıdı.
Amerikan yönetimi 1817'de Türkiye ile temas kurmak istedi ancak bir netice alınamadı. 1820'de New Yorklu bir tüccar olan Luther Bradish İstanbul'a gönderildi. Bu sırada çıkan Yunan isyanından dolayı ortalık karışıktı. Ancak ABD'li tüccar ticaret imkânlarını inceledi.

İstanbul'da ilk Amerikalı diplomat

Kaptanıderya Hüsrev Paşa da bu yıllarda Amerika ile ilişki kurulmasını istiyordu. Amerikan hükümeti bu durumdan haberdar olunca ABD'nin Akdeniz filosu komutanı Amiral John Rodgers'ı Türk amiraliyle görüşmesi için gönderdi. Amiral Rodgers 27 Mart 1825'te Boston'dan hareket etti. Altı gemilik filoyu ABD cumhurbaşkanı da uğurlamaya gelmişti.

ABD filosu 20 Ağustos'ta İzmir limanına girdi. O sırada büyük yangın çıkmıştı. ABD filosunun söndürmeye yardım etmesi İzmirliler'in sempatisini kazanmalarına yol açtı. O sırada Türk donanması Yunan isyanını bastırmakla meşgul olduğundan temas kurulamadı ve ABD filosu kışı geçirmek için Portekiz açıklarındaki Minorka Adası'na gitti.
ABD filosu 1816 Temmuz'unda tekrar İzmir'e geldi. Daha sonra Türk ve ABD gemileri Midilli Adası'nda buluştular. 6 Temmuz'da Hüsrev Paşa tarafından gemide kabul edilen Amerikalılar, kaptanıderyanın nezaket ve zekâsından dolayı hayretler içinde kalmışlardı. Hüsrev Paşa da Amerikalılar'ın amiral gemisi North Carolina'yı ziyaret etti. Hüsrev Paşa, ABD gemisinin İngiliz, Rus ve Fransız gemilerinden daha iyi olduğunu görmüştü. 1827'de Osmanlı donanması İngiliz-Fransız ve Rus gemileri tarafından yok edilince yeni donanma inşası için ABD'den istifade düşünüldü.

1828'de İzmir Konsolosu David Offley, antlaşma için İstanbul'a geldi ama başarılı olamadı. 1830'da ise ABD hükümeti New Yorklu bir tüccar olan Charles Rhind'i İstanbul'a gönderdi. Uzun müzakerelerden sonra 7 Mayıs 1830'da "Ticaret ve Dostluk Antlaşması" imzalandı. Antlaşmanın bir de gizli maddesi vardı. Bu maddeye göre Türkiye'ye savaş gemileri inşa edecekti. Ancak gizli madde ABD senatosunda az bir farkla reddedildi. 15 Nisan 1831'de David Porter İstanbul'a maslahatgüzar olarak tayin edildi. Böylece ABD ile resmi münasebetler kurulmuştu.

ABD'nin ilk diplomatı eski esirimizdi

Amerika'nın İstanbul'daki ilk diplomatik temsilcisi David Porter, 1780'de Boston'da doğdu. Denizci olup ABD donanmasında hizmet etti. David Porter, ABD'nin Akdeniz filosunda hizmet ederken 1803'te Osmanlı'nın Kuzey Afrika eyaletlerinden Trablusgarb'daki denizcilere esir düştü.

David Porter, esaretten sonra ABD donanmasında hizmete devam etti. 1812-1815 İngiliz Savaşı'nda önemli hizmetleri oldu. İspanya-Amerika savaşında haksızlığa uğrayınca Meksika donanmasına girdi. Ancak Meksika-ABD savaşı başlayınca ülkesine döndü. Tersane müdürlüğü yaptı. Daha sonra Başkan Jackson tarafından 1830'da Cezayir'e konsolos olarak görevlendirildi. Ancak Cezayir işgal edilince işsiz kaldı. 1831'de İstanbul'a maslahatgüzar olarak tayin edildi. Porter, 11 Ağustos 1831'de İstanbul'a geldi. 1843'te ölene kadar burada ABD'nin temsilcisi olarak kaldı.

ABD hakkında ilk rapor

Tunus Beyi Hamude Paşa, 1805'te Amerika'ya elçi olarak Sidi Süleyman ile maiyetinden biri Kayserili diğeri Giritli iki gemiciyi gönderdi. Bir yıl sonra Amerika'dan Avrupa yoluyla dönen elçilik heyetinin raporu ABD hakkında bizim ilk malumatımızdır. Raporda Amerika'nın durumu ve tersanelerinde yapılan gemiler anlatılır.

Amerika'yı bize tanıtan kitap

Osmanlı İmparatorluğu'nda Amerika hakkında en geniş bilgiyi veren eser, 1580'lerde yazıldı. Yazarı bilinmeyen Tarih-i Hind-i Garbi (Batı Hindistan Tarihi) isimli bu eser Kolomb'dan Pizarro'ya kadar yapılan keşiflerin ve Amerika'nın Avrupalılar tarafından işgalinin ilginç hikâyelerini anlatır. Bu eser, Lopez de Gomara, Anghera, Oviedo ve Zarate'nin İtalya kitaplarının çevirisinden ibarettir. Eserde Kolomb'un Amerika'yı keşfi "Yeni Bir Dünya ve Yeni Bir Bölgenin Bulunması" başlığıyla anlatılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder