Edebiyatımızın önemli isimlerinin bir zamanlar hükümetten para almasını tartışan Türkiye, bir gerçeği gözardı etti: Parasızlık ve sıkıntı okur-yazar takımımızın değişmez kaderi idi ve çekilen sıkıntıları az da olsa hafifletmenin yolu ise her zaman için devlet büyüklerinin himayesine sığınmak olmuştu.
ABDULLAH Kılıç'ın Necip Fazıl'ın Başbakan Adnan Menderes'e yazdığı mektupların Habertürk'te yayınlaması üzerine, Türkiye günlerce 1950'li senelerde hükümetten para almış olan yazarları konuştu...
Sanki bu iş sadece o devirde yapılmış, devletin şairlere, yazarlara ve sanatçılara herhangi bir şekilde para vermesi âdetini Adnan Menderes başlatmış ve bu işin öncülüğünü de Necip Fazıl yapmış gibi...
Parasızlık ve sıkıntı, okur-yazar takımının değişmez kaderi ve parasızlığı az da olsa hafifletmek için devlet büyüklerinin himayesine sığınmak da sadece bugün değil, geçmişte de her zaman vârolmuş bir kaidedir. En meşhur şairden en tanınmış yazara, fikirleri yığınları etkilemiş düşünürlerden tek bir manşeti yahut makalesiyle hükümetler deviren bir zamanların güçlü gazetecilerine çok kişi, az bir istisna ile bu yolu, yani iktidardan birşeyler istemeyi denemiştir.
Bugün bu sayfada yayınladığım edebiyat ve basın tarihimizin önemli isimlerine ait olan ve şimdi hususî arşivimde bulunan bazı belgeler mâlûm işin geçmişte hep böyle olduğunu gösteriyor:
* PADİŞAHA MAKBUZ YOLLUYORDU: 1849 ile 1913 arasında yaşayan, edebiyat ve basın tarihimizde yazarlığının yanısıra matbaası ve yayıncılığı ile de önemli bir yeri olan gazeteci Ebuzziya Tevfik Bey'i, Sultan Abdülhamid aylığa bağlamıştı.
Ebuzziya Tevfik, 1881 senesi Mart ve Nisan ayları için kendisine bağlanan maaşı için verdiği makbuzda "...Hazine-i Hassa-i cenâb-ı mülûkâneden tahsis ve ihsân-ı humâyûn-ı hazret-i pâdişâhî olan şehrî iki bin sekiz yüz kuruş maaş-ı âcizânemi işbu doksan sekiz sene-i maliyesi Mart ve Nisan aylarına mahsuben hazîne-i celîle-i müşârileyhâdan ahzimi mübeyyin işbu senedim takdîm kılındı..." diye yazıyor ve bugünün Türkçesiyle de, özetle şöyle diyordu:
"Padişah hazretlerinin ihsanı olarak Hazine-i Hassa'dan verilen 2 bin 800 kuruş tutarındaki Mart ve Nisan aylıklarımı aldığımı belirten bu senedimi takdim ediyorum...".
Kendinize bir kâtip, bir muavin almak değil; mesâi ve meşâgil-i hâzıranıza (şu andaki işlerinize)görgüsüz fakat sâdık bir tilmîz (öğrenci) için üstadlık etmek zahmetini de ilâve buyurmak isterseniz bendenizi maiyetinize kabul ederek ve bu mümkün olmadığı takdîrde dahî lutfen müsaade eyleyin ki, kendime şöyle bir unvân-ı şeref (şeref unvânı) vereyim: Hürmetkârlığınızla cidden mübâhî (övünen): Fazıl Ahmed."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder