25 Ocak 2013 Cuma

Şaman Türklerinde “Eşik Tanrısı” “Ocak Tanrısı” ve tavşan...Yavuz Bülent Bakiler


Geçen haftaki yazım dolayısıyla Mustafa Pilgir isimli okuyucumdan bir mektup aldım. Diyor ki: “Yazılarınızı sürekli takib eden ve zevkle okuyan biriyim. Son yazınız da çok güzeldi. Yalnız orada bir nokta dikkatimi çekti: Muhammed bin Kudbüddin İznikî hazretlerinin Cennet Yolu İlmihalinin bir yerinde ve dahi hadis-i şerifte şöyle denilmiştir: “İnsana yoksulluk 24 şeyden gelir: 

Zaruret olmadan ayakta bevl etmek, cünüp olarak taam yemek, ekmek ufağını hor görüp basmak, soğan ve sarımsak kabuklarını ateşe atmak, eşik üzerinde oturmak, esvabını üzerinde dikmek vs. vs... 

Doğrusu ben, eşik üzerine oturmayı yasaklayan bir hadis olduğunu bilmiyordum. Yalnız anam derdi ki: “Soğan kabukları, cinlerin paralarıdır. Sakın onları ateşe atmayın çarpılırsınız. Yere düşen ekmek parçalarını almazsanız, ekmeğe muhtaç hale gelirsiniz. Bir söküğünüzü üzerinizde dikerseniz iftiraya uğrarsınız!..” Anam eşik üzerinde oturmanın günah olduğunu söylerdi. Sonra ben, bir sosyoloji kitabından okuyarak öğrendim ki, Şaman inancında olan Türklerde, Eşik Tanrısı ve Ocak Tanrısı vardır. Özbekistan’a gittiğim zaman müzelerde, muhteşem güzellikler içinde kapılar gördüm. Eski Türkler, Eşik Tanrısını gücendirmemek için, eşik üzerindeki kapıları âdeta şiirleştirmişler. Tahtayı binbir nakışla süslemişler. STV’de: KAPILAR, KAPILAR, KAPILAR isimli bir program hazırladım ve sundum. Seyredenler dediler ki: “O programı seyrederken, hayranlıktan, ağzımızın içinde dilimiz kurudu. “KAPILAR” programı üç kere yayına girdi. Anadolu’ya kapı mimarimizi Türkistan’dan getirmişiz. 

Türkmenistan‘a gittiğimde özellikle denedim: Kapısını çaldığım Türkmen evinin eşiği üzerinde durdum. Beni hemen eşiğin içine çektiler veya eşiğin dışına iteklediler. Bu, Türkmenlerin, Müslüman olmalarına rağmen, Eşik Tanrısı inancından kaynaklanıyor. 

Bugün Anadolu’da, belki de yüz bin Müslüman evinin kapısı üstünde ya geyik boynuzları, ya at nalları veya buğday demetleri, nazarlık boncukları vardır. Bunlar Şamanizmin kalıntılarıdır. İslâmla ilgisi yoktur. 

RADİOF isimli meşhur Rus Türkoloğunun SİBİRYA’DAN isimli kitabında okudum. Şamanist Türklerde tavşan ‘TÖZ TANRISI’dır. Mukaddes sayılır. Bizim Alevîlerimizin tavşan eti yememeleri, Şaman inancındandır. Çocukluğumda çok tavşan eti yedim. Bugün tavşan etini devlet zoruyla bile ağzıma koymam. Çünkü öğrendim ki hayvanlar arasında hayız gören sadece tavşanlardır. ŞAMANİST TÜRKLER belki de bu özelliği yüzünden tavşandan uzak kalmışlardır... 
Yine Türkmenistan’da gördüm, filmini çektirdim, hem STV’de, hem de Ankara TV’sinde gösterdim: SAMAH yüzde yüz, eski bir Türkmen oyunudur. Tef Arab’ın, saz Türkmen’in çalgısıdır. Samahın Alevilikle hiçbir bağlantısı yoktur. Olsaydı Arab ve Acem Şiileri de saz çalarak samah yaparlardı. Araplar, Acemler, Türk olmadıkları için, tabii olarak sazı da bilmiyorlar, bir Türkmen oyunu olan Samahı da... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder