5 Temmuz 2012 Perşembe

Kemal Derviş geldi mi, gönderildi mi? - Osman Özsoy


Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, normal zamanda bir ülkede yeri göğü inletmesi gereken iddialar ve kamuoyunda ses getirmesi beklenebilecek tartışma konuları, yeterince olgunlaştırılıp bir sonuca bağlanamadan gündemini kaybedip gidiyor.
Bir konuya el atmaya fırsat bulamadan bir başka konu patlıyor...
AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş'ın başkanlığındaki 'TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu', geçtiğimiz hafta eski bakanlardan Güneş Taner'i dinledi.
Bu görüşmenin hemen ardından bir gazeteye konuşan Güneş Taner, 2001 krizi sonrası dönemin başbakanı Bülent Ecevit tarafından apar topar ülkemize davet edilen ve bakan yapılan Kemal Derviş hakkında ağır iddialarda bulundu; "Ben IMF'den 3 kuruş almak için kapıda beklerken, Derviş ve eşi Catherine geldi, 40 milyar dolar getirdi. Bu parayı batık bankalara dağıttılar ve gittiler" dedi.
Hatta Güneş Taner iddialarında biraz daha ileri gitti ve şunları da söyledi: "Kemal Derviş, bakan olduğu dönemde ortadan kayboldu. Kimse nerede olduğunu bilemedi. Rahmetli Ecevit '12 gündür bakanımı bulamıyorum' diye dostlarına dert yandı" dedi.
Güneş Taner'in iddiaları üzerine, 'TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu' Kemal Derviş'i de dinleme kararı aldı. Basına yansıyan bu haberlere Kemal Derviş'in yorumu ise; "Dünya ekonomisinin de önünde o kadar ciddi ve çözüme ihtiyacı olan sorun varken ciddi olmayan tartışmalar sadece vakit kaybettir" oldu.
Bu iddiaları buraya taşımamızın en önemli nedeni şu:
İlk olarak, 7 yılı aşkın süre önce 03 Mart 2005 tarihinde "Kemal Derviş biliyor muydu?" başlıklı bir yazı ile Tercüman gazetesinde, 4 yıl önce de "Kemal Derviş bunu da biliyor muydu?" başlıklı bir yazı ile Haber7.com'da, Kemal Derviş'in Türkiye gönderilme olayının arka planına ilk defa biz temas etmiştik.
Şu satırlar 03 Mart 2005 tarihli "Kemal Derviş biliyor muydu?" başlıklıyazımızdan;
"2001 yılı Ocak ayı ortaları... George W. Bush'un başkan seçildiği 2000 yılı Amerikan başkanlık seçimlerinde etkin görev üstlendiğini bildiğim, Amerikan siyasi çevrelerine yakın Türk işadamı tanıdık bir isimle Atatürk Havalimanı'nda karşılaştım. O gün şunları söylemişti: 'Dün yola çıkmadan önce, yakın arkadaşım Amerikan Hazine Bakanı Paul O'Neill'e de uğradım. Türkiye'ye yeni kredi hazırlıkları içinde olduklarını söyledi. Ben kendisine, 'Niye gönderiyorsunuz ki, onu da daha öncekiler gibi çarçur edecekler, yolsuzluklara kurban edecekler' dedim. Bunun üzerine O'Neill bana, 'Ben Amerikan halkından toplanan vergileri çarçur etsinler diye başka yere göndermem' dedi. 'Bu nasıl olacak ki?' dedim. 'Krediyi vereceğimiz kişiyi de göndereceğiz' dedi. Kelimesi kelimesine aramızdaki diyalog bu oldu. O sırada henüz o meşhur 19 Şubat 2001 krizi patlamamıştı."
Bu arada şu notu da düşelim.
ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill ile arasında geçen görüşmeyi bize aktaran işadamı, Bush'un seçim kampanyası sırasında finans işlerine de bakan önemli bir isimdi.
O gün kendisine, "Kime göndereceklermiş" diye sorduğumda 'Kemal'i dedi.
'Hangi Kemal'i diye sorduğumda ise 'Kemal Derviş'i dedi.
O gün ilk defa duyduğum bu isim, bu görüşmemizden sadece 40 sonra, 2001 krizinden kurtaracak bir aktör olarak Türkiye'ye geldi veya gönderildi.
Şahsen ben, 19 Şubat 2001 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatması üzerine patlak veren krizden çok önce, Kemal Derviş'in çıkacak olası bir krizden sonra Türkiye'ye gelmek üzere hazırlıklara başlamış olabileceğini düşünüyorum. Bu bilgiyi ben bile dönemin başbakanından 40 gün önce öğrendiğime göre, herhalde Kemal Derviş de aynı dönemde hangi ülkeye taşınacağını biliyordu.
Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizi ortaya çıkmasaydı bile, aynı dönemde patlatılması muhtemel bir başka krizin ardından benzer bir senaryonun hayata geçirilmek üzere planlar yapılmış olabileceğini düşünüyorum. Kaldı ki o dönemde piyasalar çok hassastı ve çok az miktarlarda paralarla piyasaları dalgalandırmak mümkündü.
Nitekim 19 Şubat krizi daha çıkmadan Kemal Derviş'in Türkiye'ye gönderilmek üzere hazırlıklara başlamış olabileceğine dair ipuçlarından birini, Derviş'in göreve gelmesinin hemen ardından ABD'ye yaptığı seyahat sonrası Hasan Cemal yazmıştı. 29 Mart 2001 tarihli yazıdan bazı satırlar şöyle;
"...Kemal Derviş'in adı Washington görüşmelerinde ilginç ve hiç beklenmedik bir konuda ön plana çıktı: 'Siyasal reform.' Derviş'le iki saatlik görüşmesinde Türkiye'de siyasal reform konusunu dile getiren Amerikan Hazine Bakanı Paul O'Neill oldu."
Görüyorsunuz, güya ekonomiye çeki düzen versin diye davet edilen Derviş'e, siyasi misyon da yüklemiş Amerikalılar.
Bu topraklarda neler olup bittiğini anlamak için 'TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu' kurmak tek başına yetmez.
Bu coğrafyada, hele ki bu ülkede, hiçbir olayın şansına ve rastgele gerçekleştiğine asla inanmayın ve olayların gerçek nedeni konusunda size sunulanlarla asla yetinmeyin.
Bu topraklarda asla 'Game Over" naraları ile sevinçle masadan kalkmayınız. 'Büyük Oyun'un bittiğini ve oynanan senaryonun tamamına vakıf olduğunu düşünen, bu coğrafyada kaybeder.
Bu topraklarda oyun asla bitmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder