16 Mart 2012 Cuma

Yakın Akraba Evliliği Sakıncalı mı?-Mehmet PAKSU


Ben halamın kızıyla evlenmek istiyorum, fakat bir arkadaşım yakın akraba evliliklerinin bazı sakıncaları olduğundan bahsetti. “Doğacak çocuk sakat olurmuş” diyor. Benim kafam karıştı. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Bana yardımcı olur musunuz?
Bazı bölgelerimizde yakın akraba evliliği çok yaygınken, bazı bölgelerimizde böyle bir evlilik hiç hoş karşılanmaz. Hatta uğursuz sayılarak karşı çıkılır. Her iki anlayışta da ifrat ve tefrit vardır. Her ne kadar gelenek ve görenekler dikkate alınsa ve saygıyla karşılansa da aslına bakılırsa dinî bakımdan bağlayıcılık yanı yoktur. Kur’ân-ı Kerim kan bağı yönüyle evlenilmesi yasaklanan kadınları açıklamıştır. Bunlar, kız kardeş, hala, teyze gibi yakın akrabalardır. Bunların dışında kalan amca, dayı, hala ve teyze çocuklarıyla evlenmeye izin vermiştir. Peygamber Efendimiz de bu müsaadeyi kendisi için kullandığı gibi yakınları için de kullanmıştır.
Peygamberimizin hanımlarından Zeyneb binti Cahş halasının kızıydı. Ayrıca kendi kızı Hz. Fâtıma’yı amcası oğluHz. Ali ile evlendirmişti. Peygamberimizin Hz. Zeynep’ten çocuğu olmadı, ama ehl-i beyt olarak bildiğimiz kendi nesli Hz. Ali-Hz. Fatıma vasıtasıyla devam etmiştir. Her ne kadar yakın akraba evliliklerine izin verilmiş olsa da birtakım kalıtımsal ve sağlık sakıncalarından dolayı bazı hadislerde yakın akraba ile evliliğin tavsiye edilmediğini görüyoruz. Bu durum, her ne kadar fiili sünnetle bağdaşmıyor gibi görünse de birisinde cevaz vardır, diğerinde de dik­kat ve titiz davranmaya davet vardır.
İmam-ı Gazâli, sünnet ölçüleri içinde evlenecek eşlerde aranan özellikleri sayarken, cinsel duygunun zayıf olacağından dolayı kızın yakın akrabalardan olmamasını da belirtir.
Pek yakınınız olan bir kadınla evlenmeyin; çünkü çocuk zayıf, çelimsiz olur” hadis-i şerifi ile “Zayıfladınız, neslinizin güçlenmesi için akraba olmayan yabancı kadınlarla evlenin” şeklindeki Hz. Ömer’in bir sözüne yer veren Gazâli konuya şöyle bir açıklama getirir:
Çocuğun çelimsiz ve zayıf olmasına cinsel arzuların zayıflığı sebep olur. Çünkü cinsel duygu, bakmak ve dokunmak yoluyla meydana gelir. Bu duygu ise insanın yeni gördüğü yabancı bir kadınla daha yeterli ve güçlü olur. Oysa insan, yakın akraba kızlarını (genellikle) çocukluğundan beri tanıdığından dolayı, akrabalık yönü cinsel arzuya perde olabiliyor. Bu durumda kişi, yakın akrabasıyla evlenince yabancıya oranla ona karşı olan şehevî hissi az olacağından çocuk zayıf düşer.
Gazâli’nin bu fizyolojik ve psikolojik açıklamasını günümüzde ulaşılan bilimsel araştırmalar kabul ediyor. Çünkü bugünkü tıbbın da kabul ettiği gibi, yakın akraba evliliğinde aileden gelen bazı kalıtsal hastalıkların devam etme ihtimali söz konusudur. Diğer evliliklere göre, belli bir oranda akraba evliliklerinde doğan çocuk zayıf, çelimsiz, zekâca geri ve hatta sakat olabiliyor. Bu sakıncalara sebep olmamak için, çok yakın akraba ile evlenilmesi pek tavsiye edilmiyor.
Yine “Yabancılarla evlenin, yakınlarınızla evlenmeyin” hadisi de bu yaklaşıma dikkat çekiyor. Bu konuda bir başka önemli sakınca da zamanla eşler arasında bir geçimsizlik olduğu zaman akrabalar arasında sürmesi gereken manevi bağların zayıflamaya yüz tutmasıdır. Büyük bir hadis alimi olan Deylemî’nin bir rivayetinde, akraba ile evliliğin akrabalık bağlarının kopmasına sebep olacağı üzerinde duruluyor. Oysa yakın akrabaya iyilik ve onlarla görüşmeyi/ilişkiyi sürdürmek farz bir ibadettir.
Bu arada yabancı kadınlarla yapılan evliliklerde insanın çevresi daha da genişliyor, yeni yeni hısımlıklar kuruluyor, sonuçta insanlara daha çok faydalı olma yolları açılıyor. Bütün evliliklerde olduğu gibi özellikle akraba evliliklerinde kan uyuşmazlığının belirlenmiş olması bir sağlık önlemi olarak düşünülmesinde büyük fayda vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder