21 Mart 2012 Çarşamba

Okavango Vadisine Taşkınla Gelen Hayat


Güney Afrika‘daki Kalahari Çölü‘nde görüp görülebilecek en büyük dönüşümlerden biri yaşanıyor. Büyük hayvan sürüleri yiyecek ve su bulmak için aylarca göç ediyor ve bir olayın yaşamlarını değiştirmesini bekliyorlar. Yaşam kaynağı olan su bu acımasız çöle yılda bir kez uğruyor ve burayı Okavango olarak bilinen devasa bir su cennetine dönüştürüyor. Doğanın en büyük olaylarından biri olan Okavango su cennetinin oluşması aynı zamanda milyonlarca canlının kaderini belirliyor.
Kupkuru Afrika çölü yılda bir defa gelen yağmur seli ile bereketli topraklara dönüşür.
Güney Afrika’nın merkezinde büyük bir alanı kaplayan Kalahari Çölü uzanır. Burası yeryüzünün en kurak yerlerinden biri olsa da mucizevî bir biçimde büyük hayvan sürülerine ev sahipliği yapar. Göçebe bir yaşam tarzı sürdüren bu canlılar yiyecek ve su için uzun mesafeler kat ediyor. Kurak mevsim başlıyor. Sekiz ay boyunca yağmur yağmayacak, ve zaten zor olan yaşam giderek daha da zorlaşacak. Burdaki tüm canlılar içinde başının çaresine en iyi bakansa filler. Tüm aile en yaşlı dişi olan reisi takip eder ve hepsi de çöldeki bu yolculukta rehberleri olarak ona güvenir. Bu dişi reis, çölde geçirdiği uzun yıllar sonunda kilometrelerce batıda yemyeşil bir otlak bulacağını öğrenmişe benziyor. Ancak oraya varana dek ailesinin aylarca çölde sıkıntı çekmesi gerekecek. Çünkü hayatlarını değiştirecek olan suyun kaynağı kilometrelerce uzaktaki Angula’nın dağlarında toplanan yağmur bulutlarının olduğu yerde.
Susuzluktan dolayı dar bir alana sıkışan balıklar diğer canlılara yem oluyor.
Burda yağmur çölü bile değiştirecek kadar bereketli. Yağan yağmur suyu tıpkı bir şelale gibi güneye doğru akar. Ancak bu sefer denize değil Kalahari’nin Okavango adındaki havzasına. Böylece girişteki bataklıkta birikecek. Eğer aynı hızla yağmaya devam ederse oluşan selle birlikte çevredeki ovalara yayılacak ve sürüler için çölü yemyeşil bir cennete dönüştürecek.
Suyun çöle sızmasıyla beraber milyonlarca canlı toplanmaya başlıyor.
Çölde yürüyen fillerin üç günde bir su bulması şart. Susayan filler su birikintilerine doğru koşar ancak reis ailesinin acele etmemesi gerektiğini bilir. Su oldukça durgun ancak filler bununla da başa çıkabilir. Suyun tortusu dibe çöker, temiz ve taze bölümüyse suyun yüzeyine çıkar. Dikkatlice temiz kısmını içiyorlar. Sonra da mümkün olduğunca yavaş ve dipteki tortuyu kaldırmayacak şekilde derine ilerliyorlar. Ancak su o kadar değerli ki faydalanmak isteyen başka sürüler de var. Suya kavuşmuş olmanın ortaya çıkardığı taşkınlık tüm dikkatli çabaları bozuyor. Ancak paylaşmak zorunda olmak kimi zaman sinir bozucu olabilir. Yılın bu zamanı yiyecek ve su bulmak çok zor. Yavrurlar biraz kendine geldi; artık bu fil ailesi yiyecek için yola koyulabilir. Ulaşmaya çalıştıkları uzaktaki Okavango ovaları hâlâ kupkuru ve giderek daha da kuruyacak. Kara balıkları yaşam mücadelesi veriyor. Üstelik tek düşmanları kavurucu güneş de değil. Ötücü kartallar böyle bir fırsatın kokusunu kilometrelerce öteden alır. Genelde suya dalıp yüzeye en yakın balığı yakalarlar ancak bu kuraklıkta işleri çok daha kolay. Büyük ikramiye onların.
Marabu leylekleri ve kara sırtlı çakallarsa artıkların peşinde. Kartallar bunca balık bolluğunda bile doğaları gereği yakalamak yerine çalmayı tercih ediyor. Yaşanan bu çekişme Marabu leyleğine bir şans veriyor. Kaptı. Artık bu balıkları ancak sel kurtarabilir. Okavango ovalarından bu havuzcuktaki otlar kurumaya devam ediyor. Yine de yapraklardan hâlâ birtakım besinleri almak mümkün ve milyonlarca küçük mide de bunun farkında. Ak karıncalar sürülerini beslemek için kuru otları keserek aşağı atıyorlar. Gerekli besinleri bu çorak topraklara geri getirmek gibi çok önemli bir role sahipler. Ancak şimdilik geriye toz ve kumdan başka bir şey bırakmıyorlar. Otlayan hayvanlar artık dağınık ve uzak. Bu, yırtıcıların hiç işine gelmiyor.
Bir leopar Güney Afrika oklu kirpisinin peşinde. Bu yavrunun karşısına çifte bela çıkmış. Bu kirpiler yalnızca alt taraflarından ısırılabilirler. Ancak birbirlerinin arkasını kollamak için işbirliği yapıyorlar. Birini ters çevirmek zorunda. İğne kadar sivri okları her an kırılıp etine bakabilir. Bu, her an saldırıya dönüşebilecek bir savunma mekanizması. Bu ona ağır bir ders oldu. Biraz şans biraz da zamanla kalıcı bir hasarı olmayacak. Yaşam kaynağı olan su, km ötede bulunan Okavango girişindeki bataklıklara ulaştı. Papirüs bitkileri sünger vazifesi görerek suyun akışını yavaşlatıyor. Bataklıkların dolması aylar sürebilir ve yeterli miktarda su biriktiğinde de ovalar yeniden canlanıp sürülere hizmet edebilecek. Doğudaysa reis filler ailelerine çöl boyunca yol göstermeye devam ediyor. Burası uğramak için garip bir yer ne yiyecek ne de yavruların korunabileceği gölgelikler var. Ancak filler sıradan canlılar değiller. Onlar kuru dalları da yiyip öğütebilirler. Yavruları da kuru dalların besleyici olduğunu öğrenmesi gerekiyor. Ağaç kabuklarında nem olduğunu da. Ancak ağaç kabukları yavruları doyurmayacak. Onların günde litre süt içmesi gerekiyor. Bu nedenle annelerin acilen suya ve yiyeceğe ihtiyacı var. Genç dişilerden biri yorgunluktan bitkin düşüyor. Ancak dinlenmek için çok vakti yok. Bir sonraki su birikintisi uzakta olabilir. Sürü derhal yola koyulmalı. Okavango ovalarında çayırlardan geri kalanlar da dumanların arasından yükseliyor. Bu durum bölgede otlanan birkaç çanlı için kötü. Birkaç kuş kaçışan böcekleri yakalıyor. Ancak yangın otlarla beslenen canlılara hiç yardımcı olmuyor.
Okavango ovaları yalnızlığına terk edildi. Oysa çöldeki fil sürüleri son sürat buraya doğru geliyor. Sürü liderleri bir sonraki su birikintisine ulaşmak için ailelerine rehberlik ediyor. Bu sefer fazla oyalanmak yok. Sıra çamur banyosunda. Filler çamuru da nasıl kullanılacağını bulmuş. Çamur, hem güneş kremi hem de böceksavar yerine geçiyor. Afrika mandaları su için filleri takip ediyor. Sürüler arasında belirli bir sıralama var. Önce filler. En sondaysa zebralar. Yavrular tıka basa doysalar bile mandaları rahatsız ediyorlar. Bunu nasıl yapacaklarını da gâyet iyi biliyorlar. Sürüler çöldeki yolculuklarının son bölümüne geldiğinde bataklık doluyor. Kurak ovalara uzanan kanallar ilk kez suyla kavuşmaya başlıyor. En kurak dönemini yaşayan ovalar uzak topraklardan gelen nehir yatakları sayesinde tatlı suyla buluşuyor. Su kanalları geri kalan kavrulmuş ovaları susuz ve kurak bırakıyor. Yol boyunca bulabildiği her çukura yerleşiyor. Bu havuzcuklar çevre çöllerden gelen kuşları âdeta bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Kırmızı gagalı guela kuşları ak karıncaların gözden kaçırdığı tohumları yiyor. Bu kuşlar yılın çoğu zamanı göç ediyor. Yeryüzündeki en kalabalık canlılardan biri olmalarını su bulmadaki özgürlüklerine borçlular.
Okavango ovaları suyla dolarken kurak topraklarda hayatta kalan canlılar da bir bir geliyor. Dişi su aygırları toplanmış bile. Bu erkek su aygırıysa kavgaya hazırlanıyor. Yalnızca güçlü olan erkek dişiyle eşleşebiliyor. Türünün liderininse bunu kaptırmaya niyeti yok. Tehditler savruluyor. Vazgeçemediklerinde ise tek bir yol kalıyor. Bu dövüş saatlerce sürebilir ve sonu ölümle bitebilir. Uzun ve sivri dişlerini her an birbirlerine batırabilirler. Başa gelen bu ısırık yarışı sona erdiriyor. Erkek su aygırı dişilerle eşleşme hakkına bir kez daha kavuşuyor ve hiç vakit kaybetmiyor. Bu topraklar çok önemli ve elinde tutmak için daha pek çok zorlukla mücadele edecek. Dövüşü kaybeden ağır yararlı. Su aygırları enfeksiyon nedeniyle ölebilir ancak bu genç erkek hayatta kalacak kadar formunda. Kurt kıyan kuşları onlar için büyük bir şans. Yaralarını hem temizliyor hem de açık tutuyor.
Su, Okavango ovalarında süzülmeye ve çevresine can vermeye devam ediyor. Ancak Kalahari Çölü’nde bu bulmak neredeyse imkânsız. Dişi lider kilometreler süren rehberliğinden sonra bomboş bir su havuzu buluyor. Bu yıl kuraklık etkisini oldukça arttırdı. Liderler ailesine destek oluyor. Yavruların hayatı onlara bağlı. Su havuzlarının sayısı çok azaldı. Artık bulsalar bile yalnız olmayacaklar. Yılın bu zamanı bazı aslan sürüleri su kenarlarında pusuya yatar ve gözleri daima yiyecek arar. Ancak su içme ihtiyacı fillerde daima ağır basar. Annelerin sütü azaldıkça yavrular da güçsüzleşiyor. Yetişkinler yavrularına siper oluyor. Buz gibi bir karşılık. Filler gündüzleri korkusuzdur. Su içmek isteyen aslanlar cesaret edebildikleri kadar yaklaşıyor. Aslanlar fillerin tek bir hatasında saldırabilir. Yorgun filleri göz ucuyla izlemeye devam ediyorlar. Çölde kuraklığın zirvesi yaşanırken Okavango’daki su kanalları nihayet ağzına kadar doluyor.
Artık büyük sel başlıyor. Mucize gerçekleşmeye başlayadursun balıklar da toplanıyor. Çöldeki kumlar da bu mucizevî suyun içinde çözülmeye başlıyor. Kavrulmuş ovalar nihâyet Kalahari’nin bulutsuz semâlarının altında suya kavuşuyor. Milyonlarca litre su setlerin arasından yükseliyor. Bu, tam da balıkların beklediği şey. Yeni bir yaşam. Su, kumları iyice ıslatırken uyuşuk canlıları da hayata döndürüyor. Mecburen dışarı çıkanlar da var. Hepsi de mükemmel bir ziyafet için birebir. Su kuşları mahsulü toplamak üzere sahneye çıkıyor. Ovaların hayat bulmasına az kaldı. Ama buraya beslenmenin dışında yavrulamak için gelen de var. Kimse nereden geldiklerini bilmiyor ancak suyu gören on binlerce helikopter böceği birkaç dakika içinde toplanıyor. Hayat dolu erkek dişisini büyülü bir dansa kaldırarak yumurtalarını sığ sulara bırakmasını sağlıyor. Sel, Okvango ovalarının sınırına gelene dek ilerlemeye devam ediyor. Kedi balıkları hayata hâlâ sımsıkı tutunuyor. Yaşam pınarı hepsini birkaç dakika içinde yeniden canlandırıyor. Tek hayattan bile eser olmayan bu ovalar artık en güzel ve en renkli değişimlerden birine gebe. Rengarenk zambaklar birkaç gün içinde açıyor. Arılar için polen, sazlık kurbağaları içinse saklanacak kuytu bir köşe sağlıyorlar.
Sıra, selin yapacağı en büyük cömertlikte. Sürülerin ihtiyaç duyduğu otlar yavaşça büyümeye başlıyor. Su aygırları filizlenen otlara doğru ilerliyor. Onları açtığı kanallarsa suyun daha çok yere ulaşmasına yarıyor. Binlerce kilometre karelik çöl yalnızca birkaç hafta içinde sulu ve yemyeşil bir otlağa dönüşüyor. Su aygırlarının açtığı bu kanallar vahşi timsahlardan otlayan sürülere kadar tüm canlıların işine yarıyor. Bu yemyeşil otlar, fillerin ve diğer tüm otlayan canlıların iple çektiği şeydi. Hızları artıyor. Aylardır kurak çölün kokusundan başka bir şey duymadılar. Artık rüzgârdaki ot kokusunu almaya başladılar. Kızıl leşveler bu güzelliğin tadını ilk çıkartanlardan. Aslanlar artık bir tehdit değil. Suda hızlı koşamıyorlar ve avları da bunun farkında gibi. Leşveler selin sağladığı güven ortamında eğleniyor. Çok geçmeden fil ve manda sürüleri de onlara katılacak. Aslanlar da uzakta olmadıklarını biliyor. Babunlar ayaklarının suya değmesinden hoşlanmaz ama çiçek ve sümüklü böcekleri karşı konulmaz buluyorlar. Ancak burası timsahlara karşı en savunmasız oldukları yer. Bu nedenle gözlerini dört açıyorlar. Yavrular da annelerine tutunup çok derine girmemeyi umuyorlar. Ayaklarının altındaki ovalarsa artık balıklarla dolu bambaşka bir dünya. Vahşi balıklar da burda. Ancak onlar da dikkatli olmalı. Okavango artık dünyada görülebilecek en güzel kuşlara ev sahipliği yapıyor. Yükselen su binlerce küçük adacık oluşturuyor. Yırtıcılardan uzak balıklarla çevirili bu adacıklar yavruları büyütmek için en ideal yer.
İşte Okavango mucizesi. Yılda bir kez, bu kurak mevsimde ve kurak çölün tam ortasında büyülü anlar yaşanıyor. Sürüler de otlakların bu en verimli zamanına yetişmeyi başarıyor ve bu büyülü manzarayı daha da güzelleştiriyor. Diğer sürüler de tıpkı fil ve manda aileleri gibi çoğalarak ilerliyor. Ancak sulak otlaklara yaklaştıklarında aşmaları gereken son bir engel daha var. Aslanlar, kamuflaj olarak kullandıkları bu otlarda pusu kuruyor. En sevdikleri yiyecek de mandalar. Güçlü yetişkin mandalar aslanları kolayca ezebilir. Bu nedenle dişi aslanlar sürünün arkasında kalan zayıf yavruları hedefliyor. Anne mandalardan biri tehlikeyi fark ediyor ve sürü bir anda karışıyor. Dişi aslanlardan biri yavrulardan birine yöneliyor. Mandalar karşılarında sıralanıyor ve aslanlar geri çekilmek zorunda kalıyor. Yavrular annelerinden ayrılıyor. Bu şaşkınlıktan istifade eden aslanlardan biri başarıyor. Bu kavgalar burda bitmeyecek. Aslanlar fırsatçıdır. Korunmasız bir yavru file bile saldırabilirler. Filler oldukça gergin. Aslanları görmeseler de varlıklarından haberdarlar. Dişi bir aslan peşlerinde ve sürüden ayrılan bir yavruyu gözlüyor. Genç fillerden biri düşmanına göğüs geriyor. Tüm aile telaşa kapılıyor. Yavru yakalanıyor. Fil ailesi aylar süren çetin bir yolculuğun sonunda bir yavrusunu kaybetti. Ancak fillerin çoğu nihayet yolculuğu tamamladı ve onları bekleyen bir mükâfat var. Yaşlı olanlar buraya daha önce de gelmişti ancak yavrular bu manzaraya ilk kez şahit oluyor. Sonunda temiz ve taze suyun tadına bakıyorlar. Binlerce manda ve zebra da Okavango’nun büyülü ve sulak topraklarına ulaşıyor. Bu filler, kilometrelerce öteden bu büyük sele tam da vaktinde ulaşmayı bir şekilde öğrenmiş. Her zamanki gibi zamanlamaları mühtiş.
Bu ovalar her yıl bu kadar bereketli olmasaydı sürüler Kalahari Çölü’ndeki kurak mevsimden sağ çıkamazdı. Büyük sel şanına yaraşır bir şekilde geldi. Bu filler yaşamlarını güneşin gücüyle sebeplenen yıllık ve mevsimlik döngünün hiç durmayan ritmine borçlu. Okavango Nehri hiçbir göle karışmıyor; deniz karışan bir uzantısı bile yok. Bu yaşam kaynağı sular buharlaşarak Kalahari’nin engin semâlarına karışıyor. Yağmurlar birkaç ay içinde tekrar kuzeyde yağmaya başlayacak ve Okavango bölgesi büyük sel mucizesine bir kez daha kavuşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder