bugün.
Genç Ekonomist- Hiç sorma trafikte sıkışıp
kaldım.
BA- Hep o bankaların suçu.
GE- Bilge Amca, trafiğin sıkışmasının bankalarla ne ilgisi var?
BA- Çok evlat çok. Araba sayısında artış çok değil mi?
GE- Evet.
BA- Bunun adı ‘enflasyon’dur. Faiz günümüzdeki tüm enflasyonların baş sorumlusudur. (Faizin iç dünyasına yolculuk için burayı tıklayın.)Tabii araba enflasyonun da. Tüketiciler o arabaları hangi yolla satın alıyorlar?
GE- Para ile.
BA- Tamam para da peşin mi alıyorlar yoksa borca mı girerek?
GE- Çoğu banka kredisi ile alıyor.
BA- Demek ki bankalar normal olması gereken paranın 10 katı para kredisi üretmeseler o kadar araba olmayacak trafikte. Geçen gün girdiğim bir araba bayisi satışların yüzde 90’ını kredi ile yaptıklarını belirtti. Bunun anlamı, trafikteki araç sahiplerinin yüzde 90’ının araba satın alacak ekonomik gücü yok. Lakin banka para basarak tüketiciye ‘sanal,yalancı’ bir tüketim gücü veriyor. ‘Bilinmeyen-Görünmeyen’ gelecekten çalıp bugüne aktarıyor. Kısacası, bankalar ‘para basmasa’, trafikte bu kadar araba olmayacak.
GE- Tabii ki olmaz.
BA- Al sana trafik soruna çözüm. Belediye başkanına ilet bu mesajımı. Buna trafik enflasyonu diyoruz. Hani okulda anlatıyorlar ya size çok fazla para basılırsa enflasyon olur diye. Bu da bankanın çok para basmasının sonucu olarak hortlayan trafikteki enflasyon canavarı. Bu canavar, toplumu geriyor, ömür sermayelerini tüketiyor. İnsanlar trafikte daha çok zaman geçiriyorlar aileleriyle geçirdiklerinden.
Tabii ki, araba satıcıları bu işten memnunlar. Bu yolla arabalarını satacak müşteriler buluyorlar.
Öte yandan, bankalar bu yolla ‘nakit-birikmiş’ parası olan tüketicinin de pazarlık gücünü çalıyorlar. Normal şartlarda ‘nakit’parası olan alışverişte ‘pazarlık gücü’ vardır. Bu gücün sayesinde tüketici ürün fiyatında indirimden faydalanırdı. Lakin bankalar bastıkları para ile bu gücü de kendi ceplerine aktarıyorlar. Satıcı ‘nakit gücü’ olan müşteriye indirim yapma gereği duymuyor, bu indirim miktarını bankaya ‘komisyon’ olarak ödüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder