17 Şubat 2012 Cuma

Suudiler Petrolden Sonraki Yaşamın Peşinde

CİDDE, Suudi Arabistan

Limankenti Cidde'den arabayla bir saat gidince kumlardan yükselen üç kubbeli, muazzam bir kemerli kapıyla karşılaşırsınız. 1920'lerin fantastik sessiz filmlerinden çıkmış gibi duran bu yapı aslında çağdaş bir kent planlamasının ürünü. Burası, Kızıldeniz kıyısında planlanan Kral Abdullah Ekonomi Kenti'nin girişi. İki milyon olması planlanan nüfusuyla bu kent, Çin gibi ülkelerdeki "özel ekonomik bölgelerin" Ortadoğu'ya uyarlanmış hali. Suudi Arabistan'ın ıssız çöllerinde, hepsi de 2030'a kadar tamamlanması tasarlanan buna benzer üç yerleşim daha var. Projelerin dev ölçeği ve sıfırdan yaratma tarzına bakınca akla 20'nci yüzyıldaki modernist planlama teknikleri geliyor. Örneğin, 1950'lerde Brezilya'nın başkenti Brasilia'nın kurulması veya Sovyetlerin 1930'lardaki kentsel deneyleri gibi. Fakat arada bir fark var. Suudilerin çabası ütopyacı ideallere değil, daha çok gelecek kaygısına dayanıyor. Suudi Arabistan'da 20 yaşın altındakiler 13 milyonla nüfusun yarısını oluşturuyor. Buna karşı da 86 yaşındaki Kral Abdullah ise 10 ila 15 yıl içinde bir milyon yeni iş, dört milyon da ev yaratmaya çalışıyor. O ve kraliyet ailesi, petrole daha az bağımlı olan ve küresel pazara uyum sağlayan, yeni bir doktor, mühendis ve işadamı sınıfına dayalı bir ekonomiyi öngörüyor. Suudi hükümeti bunun için Batı tipi bir modernliğe kapılarını aralamak zorunda olduklarını belirtiyor. Değişime öncülük edecek adacıklar yaratma fikri de işte buradan doğuyor. Eğer plan işe yararsa Suudi Arabistan teknolojik olarak ilerleyecek ve biraz daha hoşgörülü olmakla birlikte yine dine dayalı bir otokrasi olmayı sürdürecek. Yaramazsa da köktenci şiddete ve devlet baskısına yol açabilecek. New Jersey eyaletindeki Princeton Üniversitesi'nde Yakındoğu araştırmaları öğretim üyesi olan ve Suudi Arabistan hakkında sayısız yazısı yayınlanan Bernard Haykel, "Yapmaya çalıştıkları şey çok zor. Bu şehirlerde kimse size namaz kılmanızı söylemeyecek. Böyle konular yüzünüze vurulmayacak. Yani ortada daha evrensel bir İslam var. Ama bu kaygan bir zemin. Kapıyı bir kere araladınız mı çeşitliliği ve hoşgörüyü ister istemez davet etmiş oluyorsunuz" diyor. Suudi Arabistan görünüşte modern bir ülke. Fakat görünüşün altında Vahabi İslam anlayışının katı sınırlamalarını kolayca fark edebiliyorsunuz. Başkent Riyad'da parklar çok az. Restoranlarda kadın ve erkekler için ayrı yemek salonları bulunuyor. Bankaların girişleri ayrı. Sinema yasak. Pencerelerin birçoğu geleneksel kafeslerin devamı olan örtülerle kapalı. Riyad'ı geçenlerde ziyaret ettim ve şehrin kuzeyindeki finans bölgesinde yükselmeye başlayan gökdelenlerin çelik iskeletlerini gördüm. Tasarımda cinsiyet ayrımına ilişkin hiçbir belirti yoktu. Master planın mimarı olan Henning Larsen şirketinin ortağı Jacob Kurek bana konutların şemasını gösterdi. Daireler New York gökdelenlerindeki normal dairelerden farksızdı. Bu arada, orijinal master plana dâhil olan yedi caminin sayısı yarıdan aza indirilmiş. Dolayısıyla namazların çoğu binaların içindeki mescitlerde kılınacak. Kurek, "Yapıları tasarlarken karşımıza dinle ilgili hiçbir konu çıkmadı. Batılılarla yurtdışını gezmiş görmüş genç Suudileri buraya çekmek istiyorlar, onları kaynaştırmak istiyorlar" diyor. Fakat kaynaştırma sadece burasıyla sınırlı. Tamamen otoyollarla çevrili olan bölgenin trafik akışı yüzünden çevreyle bağlantısı kopuk. İnsanların çoğu buraya arabayla gelip yeraltındaki dört katlı otoparklara park edecek. Çıktıklarında da binaların arasındaki üç kilometreyi aşkın klimalı, yükseltilmiş yaya yollarında yürüyecekler. Master planın "izole bir ada" olmak gibi bir avantajı var. Yani bir güvenlik tehlikesi doğduğunda yetkililer bütün bölgeye giriş çıkışı kapatabilecek. Bölgenin çevreden kopukluğu sayesinde Riyad halkıyla buradaki modern vizyon arasında yakın bir temasın kurulması da önlenecek. Yani 2012'de tamamlanması düşünülen Finans Bölgesi kendi içinde bir dünya olacak. Fakat onu izleyen on yılda şehrin bu tarafa doğru genişlemesiyle entegrasyonun artacağı düşünülüyor. Serbestliğe kısmen açık olması düşünülen bir başka adacık da Kral Abdullah Ekonomi Kenti (KAEK) olacak. Kentin bazı kesimleri ortaya çıkmaya başladı bile. Örneğin, renkli camlarla donatılmış büyük şirket binaları, yerleşime ayrılmış sıra sıra evler ve Kızıldeniz'i gören tahta döşeli kaldırımlar. Ekonomi kentlerinin gelişiminden sorumlu devlet dairesine göre bu nüve gelişip bir duvarla çevrilecek ve sayısı 400 bini bulan apartman daireleri, evleri ve villalarıyla, iş merkeziyle, sanayi bölgesiyle, 101 hektarlık bir üniversite kampüsüyle, dünyanın en büyük ve teknolojik olarak en gelişmiş limanlarından biriyle bir şehir halini alacak. Dairenin yöneticisi Emir El-Debbağ, "Bütün amaç iş yaratmak. En büyük petrol rafinerisi bile bin 500 kişiye istihdam sağlıyor. Biz bir milyon insana iş yaratacağız" diyor. KAEK'in bir başka amacı da Batılı şirketleri ve çalışanlarını çekerek bir kaynaşma ortamı yaratmak. Şehrin merkezinde ticaret bölgesi olacak. Yerleşim bölgeleri de Suudi Arabistan'da bulunması neredeyse imkânsız olan park ve meydan gibi açık alanlarla, kordonda yürüyüş yerleriyle donatılacak. Projeye ait bilgisayar görüntüsünde İslami ve Batılı tarzlarda karışık giyinmiş çiftler şehrin çeşitli yerlerde sevinç içinde dolaşıyor. Debbağ'ın yardımcısı Ahmed Osilan, "Kralın istediği değişimleri gerçekleştirmenin yollarından biri de karma eğitim. Yani kızlarla erkeklerin bir arada öğrenim görmesi" diyor. KAEK'e üç başka kentin daha katılması düşünülüyor: Medine'nin dışında Bilgi Ekonomi Kenti, Riyad'ın 725 kilometre kuzeyinde Prens Abdülaziz bin Musaed Ekonomi Kenti ve Yemen sınırı yakınındaki Suudilere sanayi sektöründe iş sağlamayı amaçlayan Cizan Ekonomi Kenti. Osilan bunlarla ilgili olarak, "Bunlar dışa kapalı yerleşimler. Eğer başarılı olurlarsa çevreye yayılacaklar. Başarısız olurlarsa da kapalı kalmaya devam edecekler" diyor. Oysa internet çağında kapanmak zor olabilir. Nitekim bir yıl önce YouTube'da, Suudi Arabistan'ın ilk karma yüksek öğrenim kurumu olan Kral Abdullah Bilim Ve Teknoloji Üniversitesi'nden kız ve erkeklerin birlikte dans ettiğini gösteren bir video yayınlanmış ve kıyamet kopmuştu. Ülkedeki kadın sorunları üstüne blog yazan 31 yaşındaki Eman el-Necef, "Kadınların bile çoğu değişimden korkuyor. Burada kadınlar aynı kalmak ve değişmemek üzere eğitiliyor. Beyinleri yıkanıyor ve rahatları kaçmayacak şekilde yaşamayı tercih ediyorlar" diyor. Ayrıca birçok kimse de şu soruyu soruyor. İnsanların hâlihazırda yaşadığı şehirlerde koca bölgeler yozlaşıp gecekondu semtlerine dönüşürken devlet niçin sıfırdan yeni yerleşimler kurmak için milyarlarca dolar harcıyor? Suudi krallığının tasarısı başarısızlığa uğrarsa militan güçlerle devlet arasında daha şiddetli çatışmalar yaşanabilir. Fakat bazılarına göre, devletin hiç adım atmaması çok daha tehlikeli. Haykel, "Eğer bu şehirler işe yaramaz ve istihdam yaratmazsa, üstüne bir de örneğin petrol fiyatları düşerse, insanlar kitleler halinde devlete karşı harekete geçebilir ve bu da aşırı bir dini akıma dönüşebilir. Fakat ekonomi uzun vadede petrole bağımlı olmaktan çıkarılmazsa ülkenin ayakta kalması zaten zor olacak" diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder