21 Şubat 2012 Salı

FUTBOL ÜZERİNE / Necip Fazıl Kısakürek

MEŞİN TOP

Meşin top etrafındaki büyük aksiyonu düşündükçe aklımı kaybedecek gibi oluyorum.Meşin top önünde bütün ruhi kıymetler artık birer leblebi tanesi kadar küçülmüştür.İnsanoğlunun başı artık bir meşin toptur;ve her fert kendi ayağıyla başını yuvarlamaktadır.


Bir zamanlar İstanbul’da Fransızlarla yapılan milli maçı seyretmek üzere talebe federasyonu Ankara’dan hususi bir katar kaldırmış ve sanki (fenomenal) bir ilim ve cemiyet hadisesi varmışçasına bu işe yüzlerce talebe katılmıştı.Bir (Şekspir) in oynayacağı bir (Hamlet),bizzat (Platon) un izah edeceği bir (idealizm) davası;ve hatta yeni keşfedilmiş ve her talebeyi bir anda fakültesinden mezun kılacak bir ilim hapı tevzii,bu kuvvette bir alaka ve cazibe mihrakı teşkil edemezdi.


Meşin top günümüzün tabusudur ve ona laf yoktur.Bizzat fikir,ilim ve sanat,lugat kitaplarında kalmak için ondan izin almaya mecburdur.



Netice:

Başına meşin toptan bir tac geçirmiş olan ilcailik Firavun’u,bizde göbeğimizden yukarı nahiyelere kan cereyanı geçmesine izin vermemekte ve herkes bu Firavun’un emrinde çalışmaktadır.

Çerçeve-3 /10.6.1956
MAÇ
Bitpazarından geçiyorum.Bir adam radyosunu satıyor.Radyonun çalışıp çalışmadığını anlamak için,fişini,bir eskici dükkanının elektrik prizine soktular.Birkaç cızırtı,hırıltı derken bir ses:


-Burası Mithat Paşa Stadyumu!...

Radyonun satışı unutuldu ve bütün bitpazarı tipleri,satıcılara,alıcıla
ra,küfecilere kadar maçı dinlemeye koyuldular.Hayretle durup manzarayı seyretmeye başladım.Evindeki çocuk lazımlığını eline alıp bitpazarında satmaya gelen yeldirmeli kadına varıncaya dek tesir halkası içine alınmadık insan bırakmayan bu korkunç cazibe merkezi ne korkunç şey!Meyhaneden dershaneye,sonunda “hane” eki bulunan her yerde o yerin her ferdini unutturup yalnız kendisini hakim kılan,kendisinden başka hiçbir meseleye söz hakkı vermeyen maç...


Bizzat şahit olduğum hapishanede,insanın havayı emmekten bezdiği ve güneşi görmekten tiksindiği şartlar altında bile alaka duyulan maç:Müdürü,jandarması,gard
iyanı ve mahkumu,hırıltılı hapishane hoparlörünün hunisinde kaynaşırlar.


Şu futbol,din çapında öyle bir vecd kaynağı olmuştur ki,konuşmaya başlayan çocuğun ilk kelimesi “Gol!” olsa şaşmamalı...Artık insanda kafa meşin top,beyin meşin top,kalp meşin top,mide meşin top...


Bu nefsani ra’şenin yanına ruh ve fikir ürpertisini getirebilecek ve memleket kalesinin önündeki büyük mesele topunu muazzam bir şutla ağlara takacak santrafordan ne haber?


Çerçeve-4 /10 Ocak 1967

STADYUM
Evvelki gün Taksim’den arabayla Fındıklı’ya inerken Mithat Paşa Stadyumu’nun önünde irkildim.Henüz akşamın 6’sı olmasına ve maç vaktine daha 3 saat bulunmasına rağmen görülmemiş bir kalabalık,kafalardan patates kümeleri halinde tribünleri basmıştı.Kapılardaki kaynaşma,fıkırdama,itişip kakışma,naralar,düdük sesleri,çığlıklar da cabası...
Guya karaborsada 50 liralık biletler 300 liraya kadar satılmış...
Düşündüm:


Şu futbolun aşıladığı vecdi,hiçbir devirde hiçbir müessesenin verebileceğini sanmıyorum.

Tek kıvılcımlı bir kütüğü üflercesine cehd ve çile isteyen ruh ve kafa oluşları yerine benzin kadar iştiali kolay nefs hırsına bağlı bir müessese olan futbol,bugünkü insanlığı remzlendirici en korkunç müessesedir;ve bu gidişle,onun cezbettiği yığınları bir araya getirebilecek hiçbir manaya yer görünmemektedir.Futbol,madde hırsının ebedi manayı boğuşuna en keskin örnek...
Dünya çapında büyük inkilap,stadyumu fikir meydanına çevirecek yeni bir ruh 

nizamının,şimşekler ve gökgürültüleri içinde göklerden haberi geldiği gün konuşulabilir.
İnsanlık,göklerin stadyumunu toprağa indirecek hamleyi bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder