27 Şubat 2012 Pazartesi

160 yıllık yenilenme -İlber Ortaylı




Zenta Savaşı’nda Osmanlı ordusu 20 bin şehit verdi.


1697’deki Zenta bozgunu Osmanlı’daki gerilemenin, 1855’teki Sivastopol kuşatması ise dirilişin tarihidir


11 Eylül tarihimizde iki önemli olaya işaret eder. Birincisi; 1697 yılı 11 Eylül’ündeAvusturya-Almanya kuvvetlerine komuta eden genç Fransız asilzadesi ve daha evvel Fransahizmetinde bulunan Prens Eugene de Savoy’un bu defa Avusturya büyük dükası ve Alman imparatoru Leopold’un hizmetine girerek Türklere karşı bütün Avusturya tarihinin en önemli zaferini, Zenta’yı kazanmasıdır. Tuna ve Tisza ırmaklarının kesiştiği köşedeki Zenta bugünSırbistan’da bulunuyor. Ahalinin çoğunluğu Macar, belediye reisi Macar ve Zenta Sırbistan’daki Macar etnik grubu renklerini taşıyan bir bölge. 

1683’teki Viyana bozgununu izleyen bu meşum yılda II. Mustafa bizzat sefere gitmişti. Savaş lehimize gibiydi. II. Mustafa bir hata yaptı, topçu kuvvetleri ve ağırlıkları öncü olarak nehrin öte tarafına geçirdi, dolayısıyla hafif silahlarıyla düşman ordusunun kıskacında kalan piyade o yerin ani hücumuyla imha edildi. Silahtar Fındıklılı Mehmed Ağa’nın tarihinde tasvir edilir; ordu 20 bin kadar şehit verdi. Bunun sonu Karlofça barışına gitmekti. Öyle de oldu ve Osmanlılar Avrupa’da ilk gerilemeyi yaşadılar. 

1855 yılının 11 Eylül’ünde ise reform geçiren Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya kafa tutmuş;İngiltere’yi, Fransa’yı ve hatta Piedmont krallığını yani İtalya’nın nüvesini yanına alabilmiştir. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nu Rusya’ya karşı desteklemek niyetindeydi. Resmi çevrelerin dışında hiç kimse Türkiye’nin bu sorunu ile ilgili değildi. Ta ki Türkiye 1848 Macar ihtilalinde birbirine destek olan Polonyalı ve Macar ordularının Rusya ve Avusturya karşısında yenilmesi sonucunda topraklarına iltica eden mültecileri himayesine alana kadar. İngiltere ve Fransa kamuoyu bir anda Türkiye’nin lehine döndü. Avusturya ve Almanya muhiti ise Türk taraftarı bir davranış göstermedi. 

Tanzimat döneminin büyük diplomat devlet adamları başarıyla manevralarını yürüttüler. İngiltere’nin, Prens Mençikof’un tehditkar ziyaretine karşı Babıali’yi tutması bir yana, Büyük Reşit Paşa ustalıklı manevralarla III. Napolyon Fransası’nı da yanına aldı. Bunun sonucunda KırımSavaşı’na katılan Fransa zorlu geçen savaş ve kayıpları nedeniyle Türkiye’ye ve “kendisini aldattı” dediği koca Reşit Paşa’ya uzun zaman düşman kalmıştır.
Bütün bunlara rağmen Türkiye’ye sığınan Polonyalı ve Macar mülteciler ordunun ıslahına hayli faydalı oldular. Kont Çaykovski yani Müslüman adıyla Sadık Paşa’nın kurduğu Kazak alayları bu etkili düzenlemelerden biridir; Hıristiyan ve Müslüman askerlerden oluşuyordu.

Dış borçların nedeni Rusya ile savaşlardı

11 Eylül’de Sivastopol’un (yani Akyar) düşüşü Rusya tarihinde bütün cemiyet hayatı açısından çok mühimdir. Evvela demiryolu sisteminin noksanlığı dolayısıyla Kırım’a iaşe ve asker yetiştirilemedi. Modern Avrupa ve hatta modernleşen Osmanlı orduları karşısında Rus askeri yapısının ve komutanlığının gerilediği ortaya çıktı. Tolstoy gibi ünlü yazarların kaleminde bu feci yapıyı görmek mümkündür. 

Her şeye rağmen müttefikler Kırım’da çok kan kaybettiler. İngiliz asker sevkiyatının merkezi olanİstanbul’da ünlü Selimiye kışlası bu dönemde bir hastaneye dönüştü. Ne de olsa Rusya’ya karşı kendileri yanında savaşan Avrupalı askerlerin verdikleri kayıplar, Türk kamuoyunda Avrupa halkına karşı bir sempati yarattı. 19. yüzyıl batılılaşmasında bu dönüm noktası teşkil eden bir atmosferdir. 

Savaşa son veren 1856 Paris Antlaşması ile müttefik kuvvetler işgal ettikleri Sivastopol ve Kırım yarımadasının diğer şehirlerinden çekildiler. Bu çekilme hazin oldu. Müttefik kuvvetleri destekleyen Kırım’ın Müslümanları ve Yahudileri savaştan sonra bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.  

Kırım Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu büyük Avrupa devletlerinden biri oldu. Türkiye’nin Concert European (Avrupa Birliği) içinde yer alışı bu olayla mümkün oldu. Ama aynı zamanda deniz aşırı modern silahlarla yapılan bir savaşa girmemiz Osmanlı maliyesini çok ağır yük altına soktu ve ilk önemli borçlanma da bu sayede oldu. Dış borçların nedeni yapılan birkaç saraydan çok, daima Rusya’ya karşı yapılan bu savaşlardır. 

Kırım Savaşı ile Türkiye’nin içtimai bünyesinden kırsal alanlara kadar hissedilen bir Avrupa ittifakı ve siyasi bir Batılılaşma olayı görülmüştü. Zenta savaşında yenilgi ve Sivastopol zaferi arasındaki 160 yıl eski Osmanlı’nın çöküşü ve yeni dünyaya intibak ederek yenilenme ve dirilmesinin tarihidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder